Nişanlıya Mektuplar

Nişanlıya Mektuplar

Yazan:Victor Hugo

Victor Hugo’nun çocukluk aşkı ve uzun seneler sonra eşi olan Adéle Foucher’e yazdığı mektuplardan oluşan bir kitap. Buraya benim en beğendiğim mektubu alıyorum. Usta bir romancının etkileyici kaleminden aşk, sadakat ve serzeniş.

Nişanlıya Mektuplar

Bu gece; 20 Ekim

Bu mektup çok önemli, Adéle; nedeniyse, bundan böyle herşeyin bize bağlı olması fikrinin sende yaratacağı izlenim. Huzur vere birkaç fikri toparamaya çalışcağım ve bu gece direnmek zorunda kalacağım şey uyku olmayacak kesinlikle. –Seninle ciddi ve özel bir konuşma yapacağım ve isterdim ki, bu yüz yüze olsun, o zaman cevabını (ki büyük bir sabırsızlıkla bekleyeceğim) hemen alırdım ve yine isterdim ki, sözlerimin sende yarataağı etkiyi, ikimizin geleceğini belirleyecek kesin etkiyi bizzat gözlemleyeyim.

Görünen o ki Adéle, şimdiye kadar kullanmaktan korktuğumuz bir kelime var; aşk kelimesi; Oysa ki senin için duyduğum, en gerçek haliyle, tam bir aşk; bilmek istediğim, senin de bana karşı hissettiğinin aşk olup olmadığı. Bu mektup, bu kuşkuya bir son verecek, hayatım bu kuşkunun ortadan kalkmasına bağlı.

Dinle. İçimizde manevi bir varlık var, bedenimizde sürgün gibi yaşayan ve bedenimizden sonra da sonsuza kadar yaşayacak bir varlık. Daha saf bir özden, daha iyi bir yaradılıştan oluşan bu varlık, ruhumuzdur. Tüm coşkuları, tüm sevgileri doğuran, Tanrı’yı ve gökyüzünü kavrayan, bir ruhtur işte. Olayları fazla derinliğine inmeden ele alıyorum, ama tam anlaşılması için böyle yapmam gerek; bu tarz sana tuhaf gelmesin, basit ama düzeyli bir dil gerektiren şeylerden söz ediyoruz. Devam ediyorum. Bağlı olduğu bedenin ötesinde, ya ruh dayanılmaz bir yalnızlık içinde yaşasaydı yeryüzünde, ya ona, bir şekilde, diğer insanların ruhları arasından, kendisiyle bu hayattaki mutsuzluğu ve sonsuzluktaki mutlulğu paylaşacağı bir eş seçme imkanı tanınmasaydı. Kalabalıklar içinde kısa ya da uzun süredir birbirini arayan iki ruh, nihayet buluştuklarında, birbirlerine uygun olduklarını, anlaştıklarını, birbirlerini anladıklarını, tek kelimeyle, birbirleriyle eş olduklarını gördüklerinde, işte o zaman aralarında, cennete de devam etmek üzere yeryüzünde başlayan, kendileri kadar saf ve tutkulu ve sonsuzluğa uzananbir birleşme gerçekleşir. Bu birleşme aşktır, aslında pek az insanın hissedebildiği, bir tür ibadet olan, sevilen kişiyi tanrılaştıran, fedakârlık ve coşkuyla beslenen ve en büyük fedakârlıkları tatlı bir zevk haline sokan gerçek aşk. İşte bu, bende uyandırdığın ve benim ebedi mutsuzluğum pahasına da olsa, şimdi benim için hissetmiyorsan, bir gün mutlaka başkası için hissedeceğin aşk. Ruhun, meleklerin saflığı ve yakıcılığıyla sevmek için yaratılmış senin; ama yalnızca bir meleği sevebilir belki de, eğer öyleyse kaygılanmalıyım.

İnsanlar, Adéle, bahtları senin gibi mutluluktan yana ya da benim gibi mutsuzluktan yana olan birkaç kişi dışında, kimseye vergi olmayan bu tür aşkları anlamıyorlar. İnsanlar için aşk, şehevi bir istekten, kavuşmanın söndürdüğü, gözden ırak olmanın yok ettiği belirsiz bir istekten başka bir şey değil. İşte, kelimeleri çarpıtarak, sana tutkuların sürmediğini söylemeleri bundandır. Heyhat! Adéle, biliyor musun ki tutku, acı demktir? Ve iyi niyetle, sanıyor musun ki, çoğu insana mahsus, görünüşte son derece güçlü, gerçekteyseson derece zayıf olan bu aşklarda bir acı var. Hayır, manevi aşk ebedidir, çünkü bunu hisseden varlk ölümsüzdür. Birbirini seven ruhlarımızdır, bedenlerimiz değil.

Å?imdi, yine de hiçbir şeyi uç noktalara vardırmamak erektiğine dikkat et. Sevgilerin temelinde bedenlerin hiç önemi olmadığını söylemek istemiyorum. Yüce Tanrı, bedenlerin tam birliği olmaksızın, ruhların birliğinin asla tam olmayacağını görmüştür, çünkü birbirini seven iki varlık, düşünce davranışlarda neredeyse bütünleşerek yaşamalıdırlar. Tanrı’nın, cinsiyetlerden birinin diğerine doğru çekilmesini istemiş olmasının sebeplerinden biri budur ve evliliğin kutsallığına işaret eden de sadece bu çekimdir. Bu yüzden gençlikte, bedenlerin birliği ruhların birliğini pekiştirmeye yardımcı olduğu gibi; yaşlılıktaysa, bu kez, her zaman diri ve bozulmaz kalan ruhların birliği, bedenlerin birliğini güçlendirir ve bu ruh birliği ölümden sonra da sürüp gider.

Öyleyse Adéle, söndürülmesi artık Tanrı’nın bile elinde olmayan bir tutkunun süresi konusunda kaygılanma. Ben seni, fiziksel değil, manevi değerler dayanan bir aşkla, cennete ya da cehenneme götüren, tüm bir hayatı üyük mutluluklar ya da acılarla dolu bir aşkla seviyorum.

Ruhumu tüm çıplaklığıyla sana açtım; anlayabilecekler dışında kimsye kullanmadığım bir dil kullandım seninle konuşurken. Kendine iyice sor, aşkın, benim için ne anlama geliyorsa, senin için de o anlama gelip gelmediğini düşün, düşün bakalım, ruhum gerçekten seninkinin ikizi mi? Budala insanların söylediklerine, çevrendeki küçük beyinlerin düşündüklerine takılıp kalma; kendi içine yönel, kendini dinle. Bu mektubun ifade ettikleri senin için açıksa, sevdiğim gibi gerçekten seviliyorsam, o zaman Adéle’im, tüm hayat boyunca ve ebediyette seninim. Eğer aşkımı anlamıyorsan, eğer sana saçmalıyor gibi geliyorsam, öyleyse elveda! Bu durumda, ölmekten başka çarem kalmayacak ve yeryüzünde hiç umudum kalmayınca da, ölüm bana asla ürkütücü gelmeyecek. Yine de, başkalarının yararına olmayacak şekilde kendimi ldüreceğimi zannetme; tedavi edilecek vebalılar ya da desteklenmesi gereken kutsal savşlar varken, bu bencillik ve korkaklık olur. Hayatımı feda etmek, benim için ne kadar rahatlatıcı olacaksa, başkaları için de o kadar yararlı olmasına çalışacağım.

Bu düşünceler belki biraz korkunç gelecektir sana, beni hep güleryüzlü gören sana, her zamanki düşüncelerimin sınırını bilmeyen sana.

Adéle, bunu korkarak söylüyorum, amabence sen, sana adadığım ve bana yetecek tek şey olan bu aşkla sevmiyorsun beni. Eğer beni svseydin, kayıtsızlık ifadesi kabul ettiğin ve bana kolayca yakıştırdığın bu tür inançlarınlailgili şeyler sorar mıydın? Benim en doğal sorularıma kırılıyor, ayıplanacak bir tutum içinde olmadan korkup korkmadığımı soruyosun. Benim sevdiğim gibi sevseydin Adéle, sevgimin kıskanç kırılganlığı içinde bana kaygı yaşatıyor olsalar bile, suçsuzca, hatta hatasızca binlerce şey yapabileceğini bilirdin. Sana dile getirmiş olduğum aşk müstesnadır. Yeryüzündeki hiçbir kadından, bir bakış bile olsun, hiçbir şey talep etmiyorum; ama hiçbir erkeğin de benim kadınımdan bir şey beklemeye cesaret etmesini istemem. Yalızca onu istiyorsam, onu bütünüyle isterim. Senden gelen bir bakış, bir gülümseme, bir öpücük, benim için mutlulukların en büyüğü; bunları sabırla, başka biriyle paylaşmaya katlanabileceğimi mi sanıyorsun? Bu hassasiyet seni ürkütüyor mu? Beni sevseydin hoşuna giderdi. Bana karşı neden böylesin?

Aşk, yakıcılığı ve saflığı arttıkça, daha kıskanç, daha kaygıya yatkın hale gelir. Ben aşkı hep böyle hissettim. Yıllar önce, hatırlıyorum da, küçücük erkek kardeşin ir gece seninle aynı yatağı paylaştığında, içgüdüsel olarak nasıl da tir tir titremiştim. Yaş, düşünceler, insanları gözlemleme, bende bu eğilimi güçlendirmekten başka bir işe yaramadı. Bu eğilim benim mutsuzluğum olacak Adéle, çünkü senin mutluluğuna katkıda bulunmalıydı, oysa tersine, seni huzursuz ettiğini görüyorum.

Çekinmeden konuş, beni olduğum gibi isteyip istemediğine karar ver. Bir hiç olan benim geleceğim ve her şey demek olan senin geleceğin söz konusu. Düşün ki, eğer beni seviyorsan, önümde güçlü hiçbir engel olamaz; eğer beni sevmiyorsan, benden çabuk kurtulmanın bir yolu var; karar vermek. Bunun için sana kızmazdım. Sayesinde, duygularını yitirmiş olanların yaşananları çabucak unutacakları bir ayrılık biliyorum. Å?u söz konusu ayrılık, ondan tekrar bahsetmeyelim.

Son bir kelime; eğer bu uzun mektup sana hüzünlü ve bezgin göründüyse, sakın şaşırma; seninki öyle soğuktu ki. Aramzdaki tutkuyu gereksiz buluyorsun! Adéle!. Teselli bulmak için eski mektuplarını tekrar okudum, ama eskilerle yenisi arasındaki fark öyle büyüktü ki, teselli bulacak yerde.. Hoşçakal.

Kalıcı bağlantı

Recent Posts

12 Responses to Nişanlıya Mektuplar
  • esra yılmaz

    gerçekten süper bir kitap bir aşkı bu kadar güzel anlatır herkesin okuması gereken bir kitap

  • mehmet özkaya

    selam. aslında bu mektubu okuma nedenim tamamen tesadüf. çünki ben sadece bu ismin benim için çok özel bi kişiye ait olduğu üzere merak edipte girdim bu siteye. ama şahit oldumki çok özel bir aşka…dilerim herşey sizin istediğiniz gibi olur böğle aşıklar. sizede işinizde başarılar dilerim.. hoşcakalın

  • mehmet ali

    hangi edebiya ustası bunu yazabilir söylermisiniz bana tek kelimeyle mükemmel bizim edebiyat ustalarımız emperyalizmin hizmetinde sarosların aydın doganların hizmetinde onlar bunları yazamaz cünki bilmezler aşk özgürlüktür diyemezler kafaları iyice üşütmüşler onlar şiş cüzdanlar banka hesap kartları felan filan işte ne olacak onlar ancak bu kadardır site sahibi umarım bu yazımı yazarsın yazmazsanda sagol

  • mehmet ali

    aslında bir hata yaptım bizdede edebiyat ustalarımız var ama eskidendi yinede onların yazılarıyla kendimizi buluyoruz sezai karakoç mehmet akif ersoy

  • Tuqce

    ßu kitabı okudum we çok etkiLendim i$te qerçek “Ask” Diorum.Ask qerçekten ALLah ın bize weRdiği En büyük nimetLerden Biri. AcıkLanması Zor ama qüzeL ve Acı werici Yinede waz qeçemeDiğimiz En Büyük Tutku..

  • aslıhan

    kelimeler…arif nihat asya nın sevgiliye mektuplar adlı kitabını öneriyorum…1940 lı yıllarda dilin kullanılış biçimini ve aşkı bulacaksınız…zevkle okumanız dileği ile…

  • elif

    okuyunca bir masaldan alıntı diye düşündüm.aşkını o kadar eşsiz anlatmış ki gerçekten mükemmel.keşke bizlerde öyle olabilsek ama ne yazık ki değiliz.

  • konyalı

    bencede tek kelimeyle anlatılmak istenen şey çok net bişekilde anlatılmış.hakikaten insan aşkının arttığı bi zamanda sewdiğinin başka yerde olması ona acı weriyor we bi anda olsa yanından ayrılmak istemiyor.gerçek aşıkların okuması dileğiyle hoşçakalın…

  • betüş

    bu kitabı okurken düsündüm ve kendime şöyle bir soru yonelttım gercekten burda bahsedıldıgı gıbı bı ask olabılırmı bence yok varlıgına hıc sahıt olmadım cunku belkı suan yazımı okuyan bı asık bana sacma yazmıs dıyebılır fakat gercekten gunumuz cıkar pesınde asklar unutulup gıtmış ne yazık kı gercek bu.

  • d√ºnya

    Bir kaç yıl önce okudum ve gercekten cok beğendim mükemmel.
    Duygular okadar net ve güzel bi şekilde anlatılmış ki etkilenmemek ne mümkün.

  • EVEZ

    BU KİTABI ALMAYI ÇOK İSTEDİM AMA GİTTİGİM KİTAPÇILARDA BULAMADIM..BURADA BU BÖLÜMÜNÜ OKUDUM TEKRAR DUYGULANDIM…TEŞEKKÜR EDERİM

  • rabia

    kelimenin tek anlamıyla kitap süperrrrrrrrrr…ama amayüzde beş sallamasyon gibi ……………..

Leave a comment to esra yılmaz

YORUMU GÖNDER