Öğretmenler Günü deyince

Öğretmenler Günü deyince

Her öğretmenler günü benim için garip duygularla başlar. İlk anda ne hissedeceğimi bilemem… Ortaokul 1. sınıftayken yaşadıklarımdan olsa gerek bu gelgitli hisler.

Sınıf nöbetçisi olduğum bir gün arkadaşlarım tenefüse çıkarken ben tahtadaki yazıları silmekle meşguldüm. Daha o zamanlar toza ve bir dünya şeye alerjim olduğunu bilmiyordum. Öğretmenimizin çantasından çıkartıp kullandığı renkli tebeşirler bir türlü çıkmak bilmiyordu. En sonunda her zaman yaptığımız gibi tahtayı ıslatarak temizlemeye karar verdim. Kantinden gün içinde de silgiyi ıslatmakta kullanmayı düşündüğüm şişeyi almaya giderken zil çalmaya başladı. Yolda gördüğüm dersin hocasından izin alıp, işime devam ettim. Şeftali suyu şişesini alıp, kızlar tuvaletinde doldurup boşaltarak yıkarken matematik öğretmenimiz beni görüp çağırdı. Suyu doldurup, bir şey isteyeceğini düşünerek yanına koşarak gittim. Bana sinirli bir şekilde ne yaptığımı sordu. Cevabımı beklemeden elimdeki su şişesini alıp kafamdan aşağıya boşaltıverdi. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemedim. Öfkeli sesiyle ‘doğru sınıfına bir daha ders saatinde su ile oynarken görmeyeyim’ dedi. Ben kendime şekil düzen veremeden, kafamdan, omuzlarımı geçtiği için at kuyruğu şeklinde topladığım saçlarımdan sular damlayarak sınıfa doğru yürüdüm. Arkamdan baktığını hissediyordum. Elimle yüzümü silip, sınıfa girdim. Şişenin dibinde kalan su ile silgiyi ıslatıp, tahtayı sildikten sonra yerime oturdum. Ders neydi, neler anlatıldı hiç hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey o kapıyı açıp, içeri girerken çok utandığım. O utançla okulda olanları evdekilere de bir kaç gün sonra anlatabilmiştim. Annemin okul müdürüyle görüştüğünü, beni ve matematikçiyi çağırdıklarını hayal mayal hatırlıyorum. Yanlış anlaşma olmuş gibi kelimeler de var hatırladıklarım arasında ama o kadar…

Her 24 Kasım adını bile hatırlamadığım ama sigara kokusunu ve yüzünün tüm kıvrımlarını, bıyıklarını hatırladığım bu matematikçi-öğretmen diyemiyorum kendisine- görüntüsü ile başlıyor benim için. Ardından aynı yıl ders aldığım fen bilgisi öğretmenimiz geliyor aklıma. İnci gibi yazısıyla tahtayı rengarenk dolduruşu… Daha iyi anlayalım diye çizdiği resimler, şekiller. Bir gün yine tahtayı silerken ‘Öğretmenim çok güzel yazıyorsunuz, hiç silmek gelmiyor içimden’ dediğimi hatırlıyorum. Sonra sınıftan bazı arkadaşlarımla beraber okul sonrasında çalıştığı öğretmenler kooperatifinde bize güzel yazı dersi verdiğini, yazımız düzelmeye başladığında da birer tane çok şık dolmakalem hediye ettiğini hatırlıyorum. O kalem artık yazmasa da halâ durur.

Sonra benim gibi yüzlerce çocuğun hayatını değiştirdiğini bildiğim, lisedeki edebiyat öğretmenim Oktay Tuncer gelir aklıma. Yaptıkları, anlattıkları, tahtaya çizdikleri… Bugün yazmaktan bu kadar keyif alıyorsam en büyük pay onundur. Bize sadece yazmayı, edebiyatı öğretmediğini yıllar geçtikçe daha iyi anlıyorum. Bize farklı bakmayı, işini sevmeyi ve daha birçok şeyi öğrettiğini biliyorum. Bazen şimdiki teknolojik imkanlarla bizim ufkumuzu açacak daha neler icad ederdi diye düşünmeden edemiyorum.

Üst üste iki kere su çiçeği geçirip, okula gidemediğimde derslerden geri kaldığıma üzülmeyeyim diye beni evimde ziyaret eden ilkokul öğretmenim Seval Ağrı gibi, okuduğum her kitapta hatırladığım Oktay bey gibi öğretmenlerin günü kutlu olsun…

Kalıcı bağlantı

Recent Posts

8 Responses to Öğretmenler Günü deyince
  • Nevşen Güler

    Ortaokulda yanlış anlaşılma (!) kaynaklı benzer bir hikayem benim de var. Nasıl iyi anlıyorum seni bilemezsin. 1.sınıfta beraber olmadığımız için kimdi o matematikçi merak ettim. Umarım Seyfettin hoca değildir, yoksa gözümde bir idol yıkılacak. Belki paylaşırsın benimle.

    Sevgiler,
    Nevşen

  • ebru

    merhaba Devletşah Hanım,
    yazınız bana lisedeki matematik öğretmenimi hatırlattı. sınavda arka sıramda oturan arkadaşım kopya istedi verdim, sınav şonuçları açıklandığında ikimizin de aynı notu aldığını hatta sınıftaki en yüksek not olduğunu öğrendik. Öğretmenin tavrı bugün bile beni huzursuz ediyor çünkü hiç sorgulama gereği duymadan,kanıtı bile yokken benim diğer çocuktan kopya çektiğimi söylemişti tüm sınıfa, kendimi açıklamama da müsade etmemişti. daha da sinir bozucu olan kopya çeken arkadaşımın hiç ses çıkarmaması… sonuç: o susan arkadaş öğretmen oldu ben de itü’de okudum:) kendi iç dünyasında huzursuz, tatminsiz ve adaletsiz insanlar öğretmen olmasa keşke

  • beyhan

    Pek iyi bir hafızam yok benim galiba. Bunun iyi tarafı,kötü anılarım olduysa da hatırlamıyorum bu sayede :). Simdi düsündüm de ben liseden hiç bir hocanın söylediği ya da yaptığı bir şeyi doğru düzgün hatırlamıyorum. Oktay Hoca dışında. Derslerden birinde Pretty Woman i izlediniz mi diye sordugu geliyor aklıma. Bu hollywood işi filmden ne söyleyecek ki şimdi derken, bir hayat kadınının da prensipleri vardır üzerine konuşuyoruz ben sonraki yıllarda bu prensip meselesi üzerine düşünüyorum da düşünüyorum. Sınıfın edebiyat ögretmeni olarak yıllık yazılarımızı elestirişi geliyor aklıma. Neden karşınızdakine yıllar sonra ona kim olduğu hakkında birşeyler söyleyebilecek birşey yazmıyorsunuz diyor. Kalıplaşmış cümleleri kırmamızın için tiyo veriyor ama sanki kulaklarımla beynim arasında bir duvar var o zamanlar kırılmıyor kırılmıyor bir türlü, ” acı tatlı geçirdigimiz bla bla bla” cümlelerini yazıyorum ben de..
    Aa sana şaire deyişi geldi şimdi de aklıma 🙂
    ve hiç bir şiirini bilmeyişim geldi ardından..
    Oktay Hoca bazılarımızın algılarını gıdıkladı, ve öyle bir iz bıraktı ki onu unutmak mümkün olmadı.

    sevgiler/b

  • zuhal

    ögretmenlerin ögrenciler üzerindeki etkisi bence de çok önemli.
    bazen hayat boyu kişiliğnizi etkiliyebiliyorlar. yeni nesil çok şanslı harika ögretmenleri var.oglumdan biliyorum 6.sınıfa gidiyor.
    sitenizi çok begeniyorum ama bir süredir müzikleri dinleyemiyorum neden acaba
    teşekkürler.

  • nesrin

    Devletşah hanım her kurumda kendini bilmez kişiler var malesef, sizde derin iz bırakan hatıranızı sevgisiz , şefkatsiz,saygısız öğretmenler okurda kendine ders çıkartır ümit ederim. Muhterem öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun. Başarılarınız daim olsun sevgiler………

  • Tülin Aydın

    Merhaba, yazınızdaki anınızı okurken bir öğretmen olarak nasıl utandım,nasıl küçüldüm anlatamam…Ama sonuna doğru sözünü ettiğiniz ,güzel yazılı Fen Bilgisi öğretmeninizi anlatırken de öylesine gururlandım…Ben de Fen Bilgisi öğretmeniyim,emekliyim şimdi…Tıpkı anlattığınız gibi çok güzel yazısı olan ,üniversiteden arkadaşım Seyfettin vardı…O geldi aklıma…Selam olsun ona da…Bir yorumcunun dediği gibi ,her meslekte kendini bilmezler vardır ama insan yetiştiren,onu yoğuran ve geleceğe hazırlayan bir meslek üyesinin hatası yok denecek kadar az olmalıdır…Yoksa sizde yaptığı gibi böylesine derin izler bırakır…Sevgiyle kalın….

  • Tülin Aydın

    Merhaba, yazınızdaki anınızı okurken bir öğretmen olarak nasıl utandım,nasıl küçüldüm anlatamam…Ama sonuna doğru sözünü ettiğiniz ,güzel yazılı Fen Bilgisi öğretmeninizi anlatırken de öylesine gururlandım…Ben de Fen Bilgisi öğretmeniyim,emekliyim şimdi…Tıpkı anlattığınız gibi çok güzel yazısı olan ,üniversiteden arkadaşım Seyfettin vardı…O geldi aklıma…Selam olsun ona da…Bir yorumcunun dediği gibi ,her meslekte kendini bilmezler vardır ama insan yetiştiren,onu yoğuran ve geleceğe hazırlayan bir meslek üyesinin hatası yok denecek kadar az olmalıdır…Yoksa sizde yaptığı gibi böylesine derin izler bırakır…Sevgiyle kalın….

  • Yegan

    Devletsah Ablacigim, ben de ogretmenler gunu icin buna benzer bir yazi yazmistim. Benim de ilkokul ogretmenimle ilgili hos olmayan ve bende derin izler birakan hatiralarim var. Gecenlerde facebook’tan eklemis beni, kabul etmedim. Acikcasi resmini bile gormeye tahammul edemedigim cok az sayidaki insandan biridir. Fakat neyseki benim de sonradan saygi ve sevgiyle hatirladigim bir cok ogretmenim oldu. Egitimcilik hakikaten de cok zor ve bir o kadar da onemli bir meslek.

Leave a comment to zuhal

YORUMU GÖNDER