Perili Ev

Perili Ev

Yazan:

Perili Ev

Güzel başlayan ama Türkler ve Müslümanlarla ilgili saçmalıklarla devam eden uzun bir hikaye. Malesef benim için tam bir hayal kırıklığı oldu.

Okumaya başladığımda beğendiğim ama ikinci bölüme geçtiğimde Türklere ve Müslümanlara yapılan hakaretleri okudukça şaşırdığım bir kitap. Mesela kitap kahramanının köpeğinin ismi Türk’tür. Köpeği ile ilgili bakın ne diyor kahraman: “Türk’ün geceleri evde, muhtemelen dışarı çıkma isteğiyle havlıyor olması bana olmayacak bir şey gibi gelmiyordu. Onu zincire bağlamadan dışarıdaki kulübesine yerleştirdim ve köy halkını, köpeğin karşısına çıkanların, boğazları parçalanmadan kurtulamayacakları konusunda uyardım.”

Bunun dışında kahraman ikinci bölümde kendisini Halife Harun Reşit zannetmeye başlıyor… Kendisine bir harem kuruyor falan filan.

Aşağıya beğendiğim bölümleri koydum.

Her şeyin tamamen sıradan olduğunu söylemeyeceğim, çünkü sadece siz sıradan biriyseniz her şey size sıradan gibi görünür.

Kötü iletişimler iyi davranışları da bozar.

“Elinizdeki bir kuş Çala’daki iki kuştan daha değerlidir.” “Gerçekten ben de aynı fikirdeyim.” dedim. “Ama doğrusu, çalı değil midir?” diye sordum…….. Daha sonra bu açıklamanın kendisine Sokrates’in ruhu tarafından gecenin bir yarısı yapıldığını söyledi…… Burada on yedi bin dört yüz yetmiş dokuz ruh var, fakat siz onları göremezsiniz. Pisagor burada. Kendisi bunu söyleme özgürlüğüne sahip değil, ama yolculuktan hoşlandığınızı umuyor. Aynı şekilde Galileo da o bilimsel zekâsıyla aramıza katıldı. “Seni gördüğüme sevindim amico. Come sta? Su yeterince soğuduğunda donar. Addio!” diyor.

Yazları genellikle erken kalkarım. ve kahvaltıdan önce günlük işlerimden birini yapmak için odama çekilir, etrafımdaki sessizlik ve yalnızlıktan da en çok bu anlarda etkilenirim. Uyuyan tanıdık yüzlerle çevrilmiş olmanın verdiği berbat his bir yana – sevdiğimiz ve bizi seven insanlar, varlığımızdan tamamıyle habersiz, duygusuz bir halde ve bir gün hepimizin gideceği bu gizemli yaşamın bekleyişi içindedirler- askıya alınmış yaşamlar, dünle kopan bağlar, terk edilmiş koltuk, kapanmış kitap, ya da bırakılmış bir iş, hepsi ölümü çağrıştırır bize. Bu anın sükûneti aslında ölümün sükûnetidir.

Birçok şeyin adını haksız yere kötüye çıkartmıyor muyduk, bir şey hakkında ortaya kötü sözler yaymak ne kadar kolaydı. Örneğin köyde yaşayan tuhaf görünümlü, yaşlı sarhoşun ruhunu şeytana sattığı dedikodusunu ikimiz birlikte köye yaydığımızda herkesin buna inanacağını söyledim.

Bunu gecenin ölü vaktinde yatağınızda deneyin, bunu gece bile henüz uyumamışken şöminenin yanındaki rahat koltuğunuzda otururken deneyin. Bulunduğunuz her evi seslerle doldurabilir ve eğer isterseniz bunu, sinir sisteminizdeki her bir sinir için ayrı bir ses duyana kadar yapabilirsiniz.

Kalıcı bağlantı

Recent Posts

4 Responses to Perili Ev
  • nur

    başta sıkıcı gelebilir ama okumaya devam edince bi çırpıda bitirilecek bir kitap:)

  • özge

    bu kitap sayfada resmi bulunan kitapla aynı olmak üzere bende var. kitapta köpekle ilgili kısım 44. sayfada geçiyor fakat orada ”Türk’ün geceleri evde….” şeklinde başlayan bi cümle yok. orada geçen cümle ” köpeğimin geceleri evde, muhtemelen dışarı çıkma isteğiyle havlıyor olması bana olmayacak birşey gibi gelmiyordu.” aynen bu cümleydi. yinede kitabın ikinci kısmı beni bütünüyle hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim

  • deniz

    Kitabın ilk bölümü gerçekten güzeldi fakat ikinci bölüm beni de hayal kırıklığına uğrattı ne yazık ki. Köpeğin adından hiç bahsetmemiş dolayısıyla yanlış bilgi vermemek lazım. Harun Reşit bölümü çok saçmaydı. Halife’ye ahlaksız demiş, bunu öykünün saçmalığına vermek lazım.

  • Burak

    romanı okudum ama türklere yapılan bu haysiyetsizce davranış bni çok üzdü köpeğini adını türk koyması vs. :/

Yorum yapın

YORUMU GÖNDER