Şeytan Marka Giyer!!!

Şeytan Marka Giyer!!!

Şeytan Marka Giyer

Geçtiğimiz günlerde “Şeytan Marka Giyer – The Devil Wears Prada” filmini seyrettim. Film vizyondayken modayla ve moda dergiciliği ile ilgili pekçok şey konuşuldu. Filmdeki Miranda Priestly’in Vouge dergisinin meşhur editörü Anna Wintour olup olmadığı tartıışıldı… Fakat film beni bambaşka şekilde etkiledi.

2005 yılında beş yıl çalıştığım şirketten ayrılma sebeplerim ve o beş yıl filmle beraber gözlerimin önünden akıp gitti. Andy Sachs benim ağlaya sızlaya beş yıl boyunca devam ettirdiğim rolün adıydı.

İşe başladığım ilk aylarda yüzlerce hatta binlerce sayfa tercüme yaptım. Tarihi uzun zaman önce geçmiş teknolojilere ait kitaplar, kanunlar tercüme ettim. O sayfalardan sözlüler oldum. Her sabah “ben seninle ne yapacağım. Hiçbirşey anlamıyorsun!” laflarını dinledim. İmkansız işler yapmam istenildiğinde azimle yaptım. 1000 sayfalık mikrobiyoloji kitabını 3 haftada tercüme edip 1 Ocak günü ofisine götürmemi istediğinde sabah dokuzda kapısında beklerken, o günün güvenlikçiler dışında herkese tatil olduğunu öğrendiğimde duyduğum öfke ertesi gün tercümelerimi gözümün önünde “iyi” dedikten sonra çöpe attığında duyduğumdan daha az değildi.

Beş yıl boyunca her sabah 09:15’te fırça yemeğe kendi ayaklarımla gittim. İlk beş ay boyunca odasından ağlayarak çıktım. Taa ki bir gün yine bana işe yaramaz biri olduğumu anlatırken aklımdan geçenleri uygulamaya geçirinceye kadar. O bana bir işi bile yapamadığımı söylerken ben “bu işe ihtiyacım var mı?” yı düşünüyordum. Olmadığına karar verdiğim an ayağa kalkıp “Beni dinleyeceğiniz zaman çağırın. Yapacak işim var benim.” diyerek odadan çıktım. Tuvalete gidip ağladım. Sekreteri peşimden gelip :

– Seni çağırıyor çok sinirli.
– İşi varmış, müsait olunca gelecekmiş dersin.
– Saçmalama…
– Gelmiyorum.

Nitekim gitmedim. İşimin başına dönüp çalıştım. Ertesi gün rutin saatte gidip görüşmemi yaptığımda nihayet beş aydır ilk defa insan muamelesi gördüm. Ondan sonraki beş yıl boyunca iki günde bir buna benzer sahneler çektik. Biz birbirimizi böyle aşındırıp, rencide ederken başka birisi ona laf söylediğinde onun bunları hak etmediğini söyleyip, onu koruduğumu söylersem şaşırırsınız değil mi? Ben şaşırıyorum.

İşten ayrılalı yaklaşık 2 yıl oldu. Hala geceleri rüyamda onunla kavga ediyorum. O günlerin ruhumda bıraktığı izleri silebilir miyim hiç bilmiyorum. Film mutlu sonla bitiyor gibi gözükse de Andy Sachs’in silebildiğini de sanmıyorum.

Bir film iki yıldır unutmaya çalıştığım günleri su yüzüne çıkarttı. Şimdi merak ediyorsunuzdur? Beş yıl hiç takdir edilmediğim, teşekkür edilmeyen bu işe neden katlandım. İnanın bilmiyorum. Haftada altı gün, günde 12-13 saat boyunca başka birşey görmediğimden galiba. Balığa sormuşlar deniz nerede diye? O ne demiş. O misal yaşayıp gittim….

Kalıcı bağlantı

Related Posts

13 Responses to Şeytan Marka Giyer!!!
  • Müge

    Başta ben olmak üzere yine eminim pek çok kişinin duygularını dile getirmiş oldun devletşah.
    Bende 3 yıl boyunca düşüp bayılana, trafik kazası yapana kadar çalıştım ama sonuç : sıfır..Aynen deniz balık hikayesi gibi..
    Å?imdi bende 2 yıldır düşünüyorum neden diye ? bir yanıt bulamıyorum..”İş Ahlakı” diyorum kısaca..

  • Aslı Ferda

    Malesef iş hayatı,tıpkısının aynısı olmasada benzer şeyleri yaşıyoruz buna inanın..

    Devletşah şimdi sıra BABEL de.. mutlaka izlemelisin..

    Bende bugün Deja Vu yu izleyeceğim..

    Sevgiler
    Aslı Ferda

  • berna

    devletşah hanım
    öncelikle sitenizi çok farklı ve kaliteli bulduğumu takip ettiğim siteler içinde en dikkatimi çekeni olduğunu söylemek istiyorum.yalnız sizin öz geçmişiniz hakkında bir bilgi alamıyorum.yazdıklarınızdan dolayı gerçekten üzüldüm.ama ferrarisini satan bilgede dediği gibi geçmşimiz sadece bize ders vermek içindir.yaşadıklarınız deneyim olarak görün ve benzer hikayeler bizlerde de var.ama sahip olduğun bu kültürü değerlendirmeye çalış.kaynağı neresi merak ediyorum.

  • Devletşah

    Berna hanım;

    Sitem hakkındaki düşünceleriniz için teşekkür ederim. Umarım daha iyilerini yaparım.

    İnanın o beş yıl beni bambaşka bir insan yaptı. Orada istediğim herşeye sahip oldum. Tabi sahip olmak istediklerim için sürekli kavga ettim. İşin ilginç yanı hiçbiri kendim için değildi. Tamamı şirketimin daha iyi olması içindi. Bazı geceler yatarken “amaan sanki bu şirketi ben kurtaracağım” derdim. Ama ertesi gün ben kurtaracakmış gibi çalışırdım.

    Ben bu iş sayesinde insanların birşeyi gerçekten istediklerinde yapabileceklerini, zor insanların da idare edilebileceklerini öğrendim. Artık daha az sinirlenen, insanların dediklerini değil demek istediklerini anlamaya çalışan birisiyim.

    Bugüne kadar Türkiye’nin konularında en iyi üç şirketinde çalıştım, üçünden de kendi isteğimle ayrıldım. Her birini güzel günleri, arkadaşlıkları ve bana kazandırdığı farklı bakış açılarıyla hatırlamaya çalışıyorum. İsimleri önemli değil. Sonuçları önemli..

  • canan

    yillar once bende buna benzer seyleri yasadim icimde buyuk bir ofkeyle calistim, taki adamin gozlerindeki o igrec bakisi farkedene kadar yaklasik 4.5 yil ve bir anda istifa mektubunu yazip yuzune firlatircasin masasina birakip o omuzlarimdaki yukun kalkip tug gibi hafifledinini hissederek disariya ciktigimi gun gibi hatirlarim ve hala icimde lanetler okurum o muhluka.dunya dondukcede bu tip olaylar yasanacaktir,yasanmamasi dilegiyle sevgiyle kalin.

  • digerberna

    boyle seyler sadece ulkemizin en buyuk sirketlerinde degil, ayni zamanda devlet dairelerinde de yasaniyor, yasayan da bizzat benim. hizmetliye bile is buyuramayanlar odasini temizletmeye kalkar, kidem ve unvanca sizden asagida olanlarin ayak islerini yaptirmaya kalkarlar, butun vasiflariniza ragmen office boy gibi kullanmaya kalkisirlar, dahasi ozel hayatiniza girmeye curet edip is disindaki konular hakkinda bile hakaretlerde bulunurlar.hak ettikleri cevabi veremezsin, sussan bir turlu-konussan bir turlu. isin aci tarafi, bu meseleler cogu zaman bizim hemcinslerimizden kaynaklanir… maddi imkanlarin yetersizligi de cogu zaman sineye cekmeyi gerektirir maalesef… o gunler geldi aklima… sizinle bu vesileyle konusacagim (yazisacagim) gelmezdi aklima (uzun suredir sitenizi takip ediyorum), neler hissettiginizi de cok iyi anliyorum. “mobbing” kavrami tam olarak eselenmedikce (ve issizlik sorununa reel cozumler uretilmedikce) biz ve bizim gibiler olacak maalesef… hoscakalin…

  • Elif

    Å?eytan marka giyer beni de çok heyecenlandırmıştı.Uzun zaman sonra ilk kez yalnız başıma izlemeye gittiğim bir film olmuştu.Ama beni etkileme şekli farklı olmuştu bana gençliğimi ,üniversiteden ilk mezun olduğum ve çalışmaya başladığım yıllları hatırlatmıştı.
    Mobbing iş hayatında oldukça yaygın.Ve birçok çalışkan , yetenekli insan mobbing nedeniyle profesyonel iş yaşamından bezginlik ve hayalkırıklığı ile dolarak geri çekiliyor.
    Geriye diktatör ruhlu ,sahip olduklarını canı pahasına korumak zorunda hisseden ölüm korkusunun ele geçirdiği insanlar ve onlara benzeyenler kalıyor ilerleyen yıllarda.
    Ama bunu olumsuz bir deneyim olarak görmemek gerekiyor.En azından ne istemediğinizi anlamanıza yardımcı oluyorlar.Daha bireysel ve şahsınıza özel bir kariyer inşaa etmeniz için sizi motive eden aktörler olarak yaşamınızda bir rol üstleniyorlar.
    Kendileri ise yaşayan bir ölü olarak koca bir hayatta gün dolduruyor.

  • Nergül Özdinç

    GÜZEL KIZIM
    BENÄ°M TAHMÄ°N ETTÄ°GÄ°M Ä°Å?MÄ°YDÄ°..BU 5 YIL SIKINTI ÇEKTÄ°GÄ°N BÄ°LMÄ°YORUMM.AMA ZAMANLAMAYA BAKARSAM….O ARA TECÜMELERÄ°NÄ° ANLATIRDIN..Å?Ä°MDÄ°..O Ä°Å?TEKÄ° SIKINTILARINI DÜÅ?ÜNMEDEN..GÜZELCE YOLUNA DEVAM EDÄ°YORSUN..DAHA DA Ä°YÄ° OLACAK..YAZILARINI BÜYÜK KEYÄ°FLE OKUDUMM.DÜN MELEK HANIM LA BÄ°RLÄ°KTEYDÄ°MM SEVGÄ°LERÄ°MLE

  • Devletşah

    Nergül hanım;

    Evet tahmin ettiğiniz yerden. Hani orada çalışmaya başlayacağım diye sevinçten havalara uçtuğum yer… Keşke çalıştığım diğer yerlerdeki insanları da sizi, Melek hanımı, Adnan beyi hatırladığım kadar sevinçle, mutlulukla ve hasretle hatırlayabilseydim. Ne iyi olurdu…

  • gezicini

    sevgili Devletşah
    ben de uzun zaman özel sektörde çalıştım. ama üniversiteden mezun olurken ne hayallerim vardı demek istemiyorum. tecrübesizlik işte. şimdiki aklım olsaydı eğer, akademisyen olmak isterdim. şimdi kendi işimi yapıyorum, mutluyum, huzurluyum 🙂
    not. buradan ayrılma zamanın belli mi? gitmeden görüşmek üzere.
    sevgiler
    gorki

  • Gönül

    Merhaba,
    Bu olgu işyerlerinde sık yaşanan fakat çoğunun görmezden geldiği ses çıkarmadığı/çıkaramadığı bir olgu.. ne güzel sormuşşsunuz neden katlandım diye? bu sizin kişisel özellikleriniz ve iş ahlakınızla ilgili. olayları kişiselleştirme olgumuz ve diğerlerinden farklı oluşumuz mağdur konumuna getirmektedir. Bu noktada size yardımcı olacağını umduğum çalışmadan bahsetmek istiyorum. Burada http://www.psikolojikyildirma.com eminim faydalı bilgiler bulacaksınız.

    sevgiler

Yorum yapın

YORUMU GÖNDER