HAZAN

HAZAN

HAZAN i. (Fars. hazān) Güz, sonbahar: Devri şaşırdın mı nedir ey zaman / Fasl-ı bahârında bu hükm-i hazan (Muallim Nâci). Bir gamlı hazânın seherinde / Isrâra ne hâcet yine bülbül / Bil kalbimizin bahçelerinde / Can verdi senin söylediğin gül ().

  • Hazan yaprağı gibi titremek*: (Korkudan veya üşümekten) Tir tir titremek.
  • Hazan-dîde birl. sıf. (Fars. dide “görmüş” ile) “Sonbahar görmüş” mec. Solmuş, sararmış: Ninem ninem… Bu hazan-dîde zıll-i ber-zede-rûh / Onun hayâletidir (Tevfik Fikret).
  • Hazan-gâh tür. İ. (Fars. yer bildiren –gāh ekiyle) “Hazan görmüş yer” mec. Dünya.
  • Hazânî (nispet eki –i ile) Hazâna mensup, hazanla ilgili: “Elvân-ı hazânî: Sonbahar renkleri.” Densin bana bülbül-i hazânî (Muallim Nâci). En şi’r-âlûd bir sahne-i hazânîsi içinde çırpınarak, uğraşarak terk-i hayat eden o balıklar gibi (Hüseyin C. Yalçın).
  • Hazân-istan tür. İ. (Fars. yer bildiren –istān ekiyle) “Sonbahar geçirmiş, solmuş sararmış yer” mec. Dünya.
  • Hazan-likā birl. sıf. (Ar. likā “yüz ile) “Sonbahar yüzlü” mec. Soluk yüzlü.
  • Hazan-nümâ birl. sıf. (Fars. numā “gösteren” ile) “Sonbahar görünüşlü” mec. Hüzün verici.
  • Hazan-resîde birl. sıf. (Fars. reside “erimiş” ile) Sonbahara erişmiş” mec. Solup sararmış: Hazan-resîde çiçekler gibi duru bîtâb (Hüseyin Sîret). Hazan-resîde çemen sanki sütre-i zerdir (Tevfik Fikret).
Kalıcı bağlantı

Related Posts

2 Responses to HAZAN
  • volkan

    herşey gönlünüzce olsun hayatını nızı doludolu yaşayım

  • Semazem

    Ayrıca

    Hazan/Hazzan : Sinagogda ilahi okumakla görevli kişi.

    :o)

Yorum yapın

YORUMU GÖNDER