Çocuk Gözünden Yaratıcılık Atölyesi

Çocuk Gözünden Yaratıcılık Atölyesi

Çocuk Gözünden Yaratıcılık Atölyesi

Bir kaç aydır orta okuldan beri arkadaşım olan Beyhan ile küçük bir proje üzerinde çalışıyorduk. Faber-Castell’in renkli dünyasını, çocukların hayal dünyası ile birleştirmek üzerine. Bu üçlüye Nazlı da katılınca Voltran’ı oluşturduk diyebilirim.

Şubat tatilinin ilk salısında çoğunluğu çocuktan oluşan kalabalık bir grup İstanbul Oyuncak Müzesinde buluştuk. Annelerin hepsinin gözlerinde ‘küçücük bir salonda, 4 saat, bu kadar çocukla, nasıl geçecek?’ sorusu okunuyordu.

Yaratıcılık Atölyesi

Minik bir kahvaltının ardından çocuklar müzeyi dolaşmaya çıktılar. Bizse Reggio Emilia Atelierista’sı olan Beyhan’dan çocuklarda yaratıcılığı nasıl teşvik etmemiz gerektiğine dair ipuçları alıyorduk. Aklımda kalan ilk madde şu:

Çocuğunuzu bu dünyada en iyi tanıyan kişi sizsiniz. O da böyle olduğunu biliyor. Haliyle çizdiği şeyin ne olduğunu da anlamanızı bekliyor. Eğer anlamazsanız yapamadığını düşünüp, çizmekten vazgeçiyor.

Evet… Çok zor bir şeyden bahsediyoruz. 4 yaşına kadar çocuklar karalama devresindeler. Karalıyorlar, karalıyorlar ve karalıyorlar. Sonra da ‘baak ne güzel araba değil mi?’ diyorlar. İş akıllıca sorular sormaktan geçiyor. Ama inanın o da zor.

A video posted by devletsah ozcan (@devletsah) on

O noktada Nazlı’nın yaptığı iş devreye giriyor. Çocuklara anlatılan her masal hayallerini besliyor. Her çocuğun kafasında o masal yaşadıklarıyla, gördükleriyle yeniden şekilleniyor ve yepyeni masal oluyor.

Peki siz çocuğunuzdan dinlediği masalları çizmesini isterseniz ne olur?

Çocuğunuz dinlediğini kendi filtrelerinden geçiriyor, deneyimlerini katıp harmanlıyor ve kağıda aktarıyor. Bunu tekrarladııkça çocuğunuz kendini daha iyi ifade edebilir hale geliyor. Üstelik kafasında canlandırdığı kurtlar, kuzular, arabalar, dinozorlar onun stiliyle vücud buluyor. Siz de o karalamalar arasında bir yerlerde masalı yakalıyor ve çocuğun kendine güvenini pekiştiriyorsunuz.

Başka bir konu da materyaller…

Çocuğunuza olabildiğince geniş kağıtlar verin. Mümkünse odayı kağıtla kaplayıp serbest bırakın. Pastel boyalar, suluboylar, kuru boyalar hepsi bir arada olsun.

Hem yeri hem duvarları kağıtla kaplayıp çocuğu çizmeye bıraktığınızda çocuğunuza tek düzelmde değil 2 farklı düzlemde algılamayı öğretiyorsunuz. Bunu yaptığınızda duvara ağaç, yere de ağacın köklerini çizen çocuklar var. Tam olması gerektiği gibi… Çocuklar bu sınırsız gibi görünen sınırlı ortamda hayallerini kağıda akıtıyorlar. Taşları pürüzlü pastel boyalarla, bulutları ipeksi suluboyalarla çiziyorlar. Kendi hissettikleri gibi.

Biz böyle derin konulara dalmışken müze gezisinden dönen çocuklarımızla beraber Faber-Castell atölyesine geçtik. Nazlı 4 yaşından 40 yaşına uzanan katılımcı kitlesini masal dünyasının varlığına inandıran üslubuyla hem çocukları hem de bizleri büyüledi. Arkasındanda çocukların zihninde masalı pekiştirmek için isteyen herkes en sevdiği sahneyi canlandırdı.

Sonra anneler kahve içip sohbet etmeye yollanırken çocuklar Faber-Castell’in yapışkanlı kağıtları ile kaplanmış salonda ayakkabılarını çıkartıp hayalgüçlerinin derinliklerine daldılar.

Çocuklar boyaların arasında kaybolmuşken anneler de boş durmadı. Faber-Castell’in sihirli ürünlerini denediler. Kuru boya gibi görünen, pastel boya gibi görünen suluboyaları ile onlar da içlerindeki cevheri ortaya çıkardı. Keçeli kalemlerden ve kapaklarından heykelcikler yapıp, benim en favori ürünüm zıplayan hamur ile şaheserler yarattılar. Yani şu zıplayan hamuru daha önce keşfetmediğime o kadar üzgünüm ki anlatamam… Bu hamur kuruyunca çatlayıp dağılmadığından, oynarken sağa sola yapışmadığından ve dahası hiç iz bırakmadığından evimizin en sevilen ürünü haline geliverdi. Hatta etkinliğe Sufi’nin bana yaptığı kolye ile gittim.

Çocuk Gözünden Yaratıcılık

Yaklaşık 1,5 saat sonra bizi atölyeye çağırdıklarında gördüğümüz resim muazzamdı. Çocuk gözüyle masal dev bir tuvale aktarılmıştı. Sanıyorum hepimiz hayran hayran, uzun uzun resmi seyrettik.

Çocuğumuzun yeteneklerini köreltmeden, onun gözünden dünyaya nasıl bakabileceğimizi öğrendiğimiz dört saat nasıl geçti inanın hiçbirimiz anlamadık. Etkinlikten sonra epey bir süre daha müzeden ve boyalar dünyasından kopamadığımızı söylemeliyim.

*En üstteki Beyhan’ın çizdiği resim davetiyemizin bir parçasıydı ve Nazlı’nın bize anlattığı masalı içeriyor. Bakın bakalım siz hangi masalı ya da masalları göreceksiniz.

Çocuk Gözünden Yaratıcılık

Kalıcı bağlantı

Related Posts

5 Responses to Çocuk Gözünden Yaratıcılık Atölyesi
  • Hatice Klmc

    Keşke haberim olsaymış benim de , nasıl önceden haber alabilirim bu sosyal medya etkinliklerinden?

  • Fatoş

    Izmir de olsaydınız. Çok isterdim Adacığım la katılmak. Tebrikler. Sizi çok takdir ediyorum. Daha güzel hedeflere inşaallah.

  • özlem hüseyin

    ne güzel bir atölye ve gün olmuş..
    umarım bir sonrakine bir şekilde katılma şansım olur…

  • yıldız sirvanlioglu

    Tebrikler

  • sadettin

    Çok güzel bir tasarım ama sonucu da merak konusu bunu nekadar kitleye inandırılır çok mantıklı bir giriśim başarılar dilerim

Leave a comment to özlem hüseyin

YORUMU GÖNDER