ev yoğurdu ne kadar besleyici?

ev yoğurdu ne kadar besleyici?

ev yoğurdu ne kadar besleyici?

Sufi ek gıdaya başladıktan bir kaç hafta sonra yaklaşık bir aylık Amerika seyahatine çıkmıştık. O zaman şimdiki kadar seçici değil, eline verilen herşeyi yiyen bir bebekti.Her gün bir otel değiştirdiğimiz bol maceralı bir yolculuktu. Dolayısı ile Sufi restoran yemekleri ile bu seyahatte 7,5 aylıkken tanıştı. Bizim yediğimiz yemeklerin yanındaki haşlanmış brokoli, kuşkonmaz, patates, havuç ne varsa onun günlük menüsünü oluşturuyordu.

Malum ilk zamanlar yoğurt olmazsa olmaz gıda maddesi. Doktorların büyük çoğunluğu neden olduğunu anlayamadığım şekilde evde mayalanmış yoğurt yiyecek diyorlar. Ben de akşam gözümden uyku akarken nasıl ısıttığımı bilmediğim sütlerle yoğurt mayalayıp sabah vermeye çalışıyordum. Neyse ki bu durum uzun sürmedi. Hediye gelen Yoğurtçum ile işi otomasyona bağladım. Lakin o da doktorları mutlu etmiyordu ki… İlla günlük mayalanacak çocuğun yoğurdu. Neyse biz seyahate çıkınca bırakın günlük mayalanmış, evde mayalanmış yoğurt da tarihin sayfalarındaki yerini aldı. O bir ay boyunca Whole Foods’tan günlük olarak aldığımız organik yoğurtlarla geçti hayatımız. Bizim yoğurtlarımızla uzaktan yakından alakası olmadığını da söyleyeyim. İnsanoğlu hele ki 8 aylık yürümeye başlamış bir bebeğin annesi her türlü rahata çabucak alışıyor. Dönüşte markette geçirdiğim bir günün ardından seçtiğim bir yoğurtla yolumuza devam ettik.

Ama o kadar mahalle baskısı vardı ki çevremde anlatamam. ‘Aaa… Hazır yoğurt mu veriyorsun?’ ‘Aaa.. Pastörize süt mü kullanıyorsun?’ ‘Nasıl yani günlük mayalamıyor musun?’ ‘Pastörize süt süt değil ki boşuna uğraşma zaten.’ ‘Hem de senin gibi sağlıklı beselenen biri çiğ süt kullanmıyor?’

Tavsiye Melekleri Eker'de

Geçtiğimiz günlerde Tavsiye Melekleri ile yaptığımız bir gezi iyi ki mahalle baskılarına karşı direnmişim dedirtti bana.

Eker Süt Ürünleri fabrikasına yaptığımız gezi benim ilk deneyimim değildi. İşim sebebiyle 5 yıla yakın bir süre fabrika fabrika dolaştım. Dünya standardında üretim yapan bir firmanın nasıl ham madde aldığını, sistemine nasıl, ne testlerden sonra soktuğunu çok iyi bilirim.

İsterseniz konuya pastörize süt ile girelim. Cam şişede aldığımız günlük sütler nasıl masamıza geliyor?

Eğitimli tanker şöförleri anlaşmalı çiftliklere gidiyor. Çiftlik sahibinin sağılıp soğutmalı tanklarında bekleyen sütlerine antibiyotik, somatik hücre (hastalık yapıcı bakteri vs için) ve aflatoksin (öldürücü bir cins küf) gibi testler yapıyor. Sonuçlar negatif çıktığı taktirde sütü soğutmalı aracına yükleyip, fabrikaya getiriyor. Uygun bulunmayan sütler imha edilmek üzere çiftlikte bırakılıyor ve çiftçi uyarılıyor. Bir kaç tekrardan sonra alımın durdurulması gibi şartlar mevcut. Çiftçi bu noktada onlarca litre sütü imha mı ediyor yoksa çevresindeki çiğ süt severlere mi satıyor bilemiyoruz.

Fabrika girişinde tankerde olası bir bulaşma olma riskine karşı, tekrar numune alıp testler tekrarlanıyor. Testlere göre uygun bulunan süt fabrika tanklarına süzülerek alınıyor.

Çiğ süt artıkları

Sapı samanı ayrılan süt merkez kaç kuvveti ile çalışan bir sitemden geçiriliyor. Bu işlemle süzgeçten geçebilen boyuttaki kan pıhtısı, meme derisi gibi atıklar da süzülüyor. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz tam da bu. Süzgeçle süzülemeyen yani evinizde istesenizde süzemediğiniz atıklar. Yani ev yoğurdunu çabucak bozan, zararlı bakterilere gel diyen atıklar.

Bu işlemden sonra süt özel bir tankerde 60-70 derece sıcaklığa bir kaç saniyede çıkartılıp yine şoklanarak 2-3 saniyede soğutuluyor. Buna pastörizasyon diyoruz. İçindeki bakterileri öldürmeye yetecek kadar sıcak ama yapısını bozmayacak kadar kısa sürede bu iş yapılıyor. Oysa biz evlerimizde çiğ sütü pastörize edebilmek için 100 derecede 10-15 dakika kadar kaynatıyoruz. Hatta yoğurt mayalayacaksak katı olsun diye suyunu uçurmak için daha da uzun kaynatıyoruz. Kaymak biriksin diye kaynatıyoruz. Kaynatıyoruz, kaynatıyoruz, kaynatıyoruz. Bu kadar kaynatmaya sütü UHT (kutu) süt kadar faydasızlaştırıyoruz. Bir arkadaşım kendi oğlu ek gıdaya başlarken üşenmeyip bu aşamaları bir laboratuvarda test ettirip paylaşmıştı. Bir okuyun derim.

Pastörize olan süt şişelenip soğutmalı kamyonlarla marketlere ulaştırılıyor. İşte tüm işlem bundan ibaret… Eskiden 2-3 gün olan şişe sütlerin ömürleri de artık daha uzun. UHT süt gibi karton kutularda paketlenenler neredeyse 9 güne kadar dayanıyor. Ama alüminyum kapaklılar yine 2-3 gün raf ömrüne sahip. Tamamen ambalajlama tekniğine bağlı bir konu yani…

Endüstriyel yoğurt nasıl üretiliyor?

Yoğurt üretim şeması

Pastörize edilen süt, yoğurt tankına alınıyor. Evlerde kullandığımız yaş mayaya benzer yoğurt mayası ile mayalanıyor ve kaselere konuluyor. Sonra 42 derece sıcaklıktaki odalarda hiç kıpırdatılmadan maya tutsun diye 4 saat bekleniyor. Sonra kapakları kapatılıp soğutmalı araçlarla market raflarına sevk ediliyor. İşlem bu kadar.

Peki ev yoğurdu neden bozluyor market yoğurdu bozulmuyor?

İşte bu sorunun bir kaç farklı cevabı var. Mesela ilk aklıma geleni sütün sıcaklığına bakarken soktuğumuz parmağımız, tırnağımız, sütü koyduğumuz tencere ne kadar temiz? İdeal bakteri üretme sıcaklığına ulaşmış sütün içine elimizden, tenceremizden ne geçtiğini bilmiyoruz.

Diğer bir sebep de yukarıda yazdığım konu. Çiğ süt kullanıyorsanız içinde süzemediğiniz kan pıhtısı, deri parçaları vs gibi kalıntılar yoğurdun bozulmasını hızlandırıyor.

Başka bir konu da buzdolabı temizliği. Yumurtalardan, ıspanaklardan, peynirden kısacası dolabımızdaki bütün malzemelerden yoğurdumuza bakteriler geçiyor. Bunlar da bozulmayı hızlandırıyor. İster hazır isterseniz evde mayaladığınız yoğurt olsun bu ortamda bozulmaya mahkum. Hazır yoğurdun uzun sürede bozulma sebebi başlangıçtaki tencere, parmak gibi faktörlerin olmaması. İçinde zararlı üretime uygun zemin yok. Hatırlarsanız evde ekşi maya yapımında havadan bakteri yakalamaya çlışıyorduk. Ama zararlı bakteriler mayamızı küflendirebiliyordu.

Ev yoğurdu ne kadar besleyici?

Kafamızdaki can alıcı sorulardan birisi de bu… Bu noktada acı bir gerçekle yüzleşmeye hazır olun… Aslında yukarıda anlattıklarımdan sonra çıkacak cevabı içten içe biliyorsunuz. Maalesef evde mayalanan yoğurt hazır aldığımız yoğurt kadar besleyici değil.

Fabrikaya gitmeden önce evde mayaladığımız yoğurtları yanımızda götürmüştük. Orada mikroskop altında incelediğimizde bu gerçeği kimsenin anlatmasına gerek kalmadan gördük.

Yoğurdu niçin yiyoruz? İçindeki insana faydalı Lactobacillus bulgaricus bakterisi yüzünden yiyoruz.

Devletşah mikroskop ile bakarken

İşte mikroskopta bakıp da bizi şaşkına çeviren şey tam da bununla ilgili. Maalesef evde her mayaladığımız yoğurtta Lactobacillus bulgaricus miktarı gittikçe azalıyor. Dördüncü, beşinci mayalamadan sonra neredeyse hiç kalmıyor. Bizim baktıklarımızda 3-4 adet yoğurt bakterisi vardı. Bir de tanımlayamadığımız muhtemelen dolaptan bulaşan bir kaç cins bakteri gördük. Oysa marketten aldığımız yoğurtta onlarca bakteri tabiri caizse kolkola girmiş halay çekiyordu. Kaç tane olduğunu saymanın imkanı yok.

Bakteri dışında barındırdığı kalsiyum, protein, yağ vs gibi sebepler de yoğurt yeme sebeplerimizden. Eh onları da kaynata kaynata yok ettiğimizden bahsetmiştim zaten.

Atalarımız yüzlerce yıl kaynatmış kaynatmış birşey olmamış. Buna ne diyeceksiniz?

Öncelikle artık hiçbirimiz eskisi gibi yaşamıyoruz. Özellikle son yüzyılda yaşam şekilleri ve kalitesi çok değişti. Buna bağlı olarak bağışıklık sistemimizde de değişiklikler oldu.

Mesela kimimiz hayvan görmeden hayatını geçiriyor. Onlardan gelecek mikroplardan bihaber şekilde büyüyor, yaşlanıyor ve ölüyoruz.

Bardaklarımız, tabaklarımız, kıyafetlerimiz makinalarda elde yıkanana göre onlarca kat daha temiz ve mikropsuz çıkıyor. Evlerimiz eskisine nazaran çok daha temiz. Camlarımız sesi, havayı geçirmeyecek kadar korunaklı.

Buna bağlı olarak alerjiler vs artıyor. Evet. Çok doğru… Hangimiz çocuğunun çıplak ayak sokaklarda koşmasına, sokakta yere düşürdüğü ekmeği alıp yemesine izin veriyor?

Yüzyıl öncesine göre insanoğlunun yaşama süresinin arttığı biliniyor. Eskiden brusella gibi mikroplardan ölüp neden öldüğü bilinmezken, pastörizasyonla bunun önüne büyük ölçüde geçildi mesela. Bundan kaynaklı ölümler azaldı. Ya da çiçek hastalığı gibi hastalıklara karşı bulunan aşılar insan ömrünü uzatıyor.

Yediğimiz meyve, sebzeler eskisi gibi üretilmiyor. Ayrıca onları da eskisi gibi tüketmiyoruz. Onlardan aldığımız vitemin, mineraller de azaldı.

O yüzden atalarımız gibi beslenmek evet çok güzel bir fikirken, teknolojiyi de bunun yanında destekçi tutmak lazım.

Hala evde yoğurt mayalamak istiyorsanız neler yapmalısınız?

Öncelikle mutlaka pastörize süt kullanmalısınız. Unutmayın çiğ sütten brusella, tüberkiloz gibi mkropları kapabilirsiniz ve bunlar ölümcüldür.

Pastörize sütü kaynatmanıza gerek yoktur. Bir sıcaklık ölçer yardımıyla 42 dereceye kadar ısıtmanız yeterlidir.

4-5 seferde bir yenileyeceğiniz yoğurt mayası ile yoğurdunuzu mayalayabilirsiniz.

İşte bu aşamada sağlıklı bakteri miktarını çoğaltmak için eczanelerden alabileceğiniz probiyotik mayayı süte eklemelisiniz. Bu mayalar genellikle beşli paketlerde satılıyor. Fiyatı da 15TL gibi birşey. Bu mayaları 1 yaş altındaki çocuklarda kullanmadan önce mutlaka çocuk doktorunuza danışın.

Mayaladığınız yoğurdu fırın gibi bir ortamda bekletmeye devam etmelisiniz. Bu sırada üzerine kıl, tüy gibi şeylerin bulaşmasını engellemek için sentetik bir file vs örtebilirsiniz.

Kalıcı bağlantı

Recent Posts

69 Responses to ev yoğurdu ne kadar besleyici?
  • şahika

    Kafa karışıklığımı bir kat daha artıracak bir yazı oldu şimdi bu..

  • seda

    reklam kokan hareketler bunlar, bilimsel bir makale varsa gösterebileceğiniz yapılmış çalışmalr inanalım katkısız uht sütün besin değerinin fazla olduguna dair

    • Devletşah

      Seda hanım;

      UHT sütten bahsetmiyorum. Pastörize sütten bahsediyorum. İkisi birbirinden çok farklı ürünler. UHT süt aylarca dayanabilir. Ama pastörize süt dayanamaz. Eminim bir gıda mühendisliği fakültesine giderseniz konu ile ilgili milyon tane yayın verirler size.

  • saliha

    bana yinede sanayi tipi yoğurtlar güven vermiyor en son yoğurt mayalamak için hayvan jelatini bile kullandıklarını okuduktan sonra

    • Devletşah

      Merhaba Saliha;

      Merdiven altı üretim yapan firmalardan çekinmek doğru bir davranış. Zaten sanayi bakanlığının denetimlerinde de çıkıyor. Bu denetimler fabrikalara doğrudan yapıldığı gibi, marketten markanın haberi olmadan alınan numelerle de gerçekleşitiriliyor. O yüzden kalitesini bağımsız kurumlardan alınmış BRC, HACCP gibi belglerle kanıtlayan firmaları tercih etmek gerek.

      • Aybars

        Bağımsız denetlemenin güvenirliği sorgulanabilir, tıpkı Soma madedindeki hükümet yetkililerinin mevzuata herşeyin uygun oldugunu defalarca vurgulamasına rağmen ardından ihmaller ve kontrolsüzlüklerin ve emniyet eksikliklerinin açığa çıkması gibi. Jelatin ile ilgili soruya net cevap vermemişsiniz, süt ürünlerine katılan katkı maddelerini sorguluyor Saliha hanım, buna cevap vermenizi rica ederiz. Herhangi bir katkı maddesi veya kimyasal madde ham madde ile birleşmekte midir?

        • Devletşah

          Aybars bey;

          Ben evde bitkisel jöle agar agardan yoğurdumsu birşey yaptım. İsteyerek olmadı ama yaptım… Pannacotta yaparken oldu. Kapı ve telefon çalınca arada kaynayıp içine şeker koymadan jelatin ve sütün ve biraz da kremanın kaynamasıyla oluyor. Tadı yoğurda hiç benzemiyordu. Zaten yoğurt da değildi. Kaşık girdiğinde sulanmadı…

          Katıkı maddesi konusuna gelince, başka bir okuyucuya yazdığım gibi; en basit 1tl’lik ambalajlı kekin, çorbanın üzerine içinde mono sodyum glutamat vs var diye yazıyorlar. Yani biz zararlı diye biliyor ve almıyoruz. Ama onlar da bunu yazmaya devam ediyorlar. Çünkü bu bir zorunluluk. Eğer sütün ya da yoğurdun içine birşey koyarlarsa da yazmak zorundalar. Mesela meyveli yoğurtlarda yazıyor.

  • suzan

    cok guzel tesekkurler
    ben ara-sıra mayaladigim yogurda kendim yetistirdigim kefirden katiyorum sanirim bakteri cogulmasina yardımcı oluyor degimi?
    ama maalesef bende gunluk pastorize sutu iyice kaynatiyorum. Artik sadece yeterince ısıtacam tesekkurler

  • burcin

    Merhaba,
    Ben doktorumuzun onerisi ile de gunluk organik sut alıyorum, yine aynı markanın organik yogurdu ile mayalıyorum, Kavanoz mamalarının kavanozlarının icine ki bunları da makinada yıkıyorum zaten, kendimce bulabildigim en dogru yol bu. ama bunu gunluk yapmıyorum 4-6 gunluk yogurt yapıp her gun bir kavanoz yediriyorum. Sut toplama olayı bana ters geliyor, her ciftci hayvanını aynı sekilde beslemiyor bence, ama organik gunluk sut olunca en azından daha denetimli diye dusunuyorum. sevgiler Burcin

    • Devletşah

      Sevgili Burçin;

      İçine toz probiyotik de katarsan istediğin kalitede bir yoğurt elde edersin… Ev yoğurdundaki problemlerden birisi de. İçinde maya kalmaması.

  • original mum

    Ben de zaten böyle düşünüyordum ve kati gidaya geçtiğim ilk aydan sonra Sütaş in babymix ini vermeye başladım bebeğime çünkü herseyden önce prebiyotik bir yoğurt ve bencede çok daha steril. Bu paylaşım için çok teşekkür ediyorum artik az da olsa suçluluk duymayacagim:)

  • İclal

    Ben yurt disinda yasiyorum ve yakindan bir ciftlikten sut aliyorum ve burda sutler makineyle sagilio ve aninda bir makineden gecirilerek sogutma kazanlarina doluo.Heralde bu sutten yapilan yogurtlar sagliklidir,hatta sicakligi olcerken parmagimi iyice yikiorum:)
    Fakat bilmek istedigim bir sey var,ben nohuttan maya hazirliyorum.Bu mayadan yapilan yogurt saglikli oluomu bilginiz varmi?

    • Devletşah

      İclal hanım;

      Çiftliği görmenize, nasıl sağıldığını izlemenize izin veriyorlarsa ne ala… Testlerini de sorun. Yaptırıyorlarsa ne güzel…

      Benim oğlum da okullarındaki keçiden her gün sağdıkları sütü içiyor. Ama biliyorum ki süt o gün kendisi tarafından sağıldı. Öğretmeni tarafından kaynatıldı. Ve hergün o keçileri görüyorum. Veteriner düzenli kontrol ediyor. Hasta olduklarında sütü bahçıvan tarafından sağılıp dökülüyor. Dolayısı ile bu şekilde çiğ süt içmesinde hiçbir sakınca yok.

      Probiyotik ile desteklemeniz lazım. Nohut ilk yakalama için bir yöntem sadece.

  • aylin

    Sizin bir çok fabrikayı gördügünüzü biliyorum ama siz bir çok firmanın lansmanı veya pazarlama aşamasında olaya dahilsiniz.Üretim aşaması çok farklı. Ben de birçok firma gezdim sizden farkım aynı zamanda bu firmaların üretim aşamalarıne ve muhasebe kayıtlarına da baktım. Alınan hammaddeler içinde insan öyle şeyler görüyor ki bunlar nerede kullanılıyor acaba diye insan soruyor tabii. Ürünün dayanıklı olması sizin anlattığınız kadar masum değil ne yazık ki. O malların markete gidişi markette kalış süresi tahminlerden daha uzun. Hiçbir üretici firma malını kısa bir süre marketlerde tutacak şekilde üretim yapmıyor. Piyasadaki her ürünün dayanma süresi aynı değil örneğin AOÇ nin ürünlerü daha çabuk ekşiyor. Ama bazı firmaların yogurdu 2 ay kalsa bile bozulmüyor .Bu bahsettiğim firmalar oyle merdiven altı firmalar da değil.Büyük firmalar. Devlet denetimi demişşıniz bildiğim olaylardan dolayı bunun öyle güven verici bir şey olmadığını biliyorum.Tahmin edilenin tam aksine devlet bu konularda büyğk firmaları daha fazla koruyor. Ne yazık ki bu tör fabrika gezmelerinde anlatılan şeyleri sorgulayacak teknik bilgideki insanları götürmüyorlar ve sanki her şey çok masummuş gibi bir izlenim yaratılıyor.
    Ben sadece şunu söyleyebilirim.Bu konularda içten bilgi alabilen kişiler de kendi yöğurdunu yapıyor.Örneğin Metin Münir yoğurt diye google da arama yapın.Endüstriyelleşme hiç masum değil Bir tek hijyen konusunda bir şey diyemem GErçekten büyük firmalar bu konuda daha hassas.
    Bu kadar laf yazdıktan sonra ben ne yapıyorum.Bazen kendi yoğurdumu yapıyorum bazen zamansızlktan veya sadece sıkıldığımdan dolayı yoğurdu marketten alıyorum. Sonuçta tamamen sağlıklı beslenmek için her şeyi kendim yapmam gerekiyor.Bu da benim için mümkün değil.Ama şunu biliyorum yurtdişında yaşayan bir tanıdığım beslenme şeklini uzun zamandır katkısiz ve organık beslenmeye kaydırdığı halde vücudunda yaptırdiğı analizlerde kullanılan katkı malzemelerinin hala sisteminde olduğunu ögrendi. Yani bunlar ne yazık ki vücutta kalıçı şeyler.

    • Devletşah

      Aylin hanım;

      Pazarlama maksatlı gezdiğim fabrika sayısı ya ikidir ya üç. Fabrika deneyimlerimin çoğu Audit yapmak üzerine geçti. Hammadde girişinden, imalatın her noktasını, satış depolarını karış karış gezip raporlamaktı görevim. O yüzden bahsettiğiniz herşeyden haberdarım… Mesela koca bir varil dolusu demir tozunu imalathanede gördüğümde geçirdiğim şoku asla unutamam. Vitamin ve mineralli bisküvi nasıl üretiliyor sanıyordunuz ki sorusu kulaklarımda yankılanıyor. Evet… Bildiğiniz rendelenmiş demir tozu. İnsan neye koyar ki bunu diyor ilk anda. Ama işte bebe bisküvisinde var.
      Doğru sanılan yanlışlar var. Mesela yıllarya aynı maya ile yoğurt mayalanmaz. atalarımız bile bunu bilip mayayı sürekli yenilermiş. Hatta hıdırellez günü bunun en görkemlisinin olduğu zamanmış. Ama şimdilerde nedense herşey eski olunca makbul gibi bir inanış var. Ama değil.

  • Aysun

    Kafam cok karisti.Ogluma her gun taze yogurt mayaliyorum.Eczanelerde prebiyotik maya oldugunu bilmiyordum.Sanirim yine hazir sanayi urunu yogurt yedirmektense evde yine kendim yapip prebiyotik maya kullanacagim.Plastik yogurt kaplarina karsiyim,en sagliklisi evde cam kavanozlarla ve prebiyotik maya diye dusunuyorum.Guvenilir marka bulmak oldukca zor.Bu maya konusunda bilgilendirdiginiz icin cok tesekkur ederim,gune yeni bir bilgiyle basladim:))

    • Devletşah

      Aysun hanım;

      Bu probiyotik mayaları ishal ya da kabızlık durumunda veriyor doktorlar. Yoğunlaştırılmış maya… Gıda endüstirisinde kullanılan plastikler ona uygun üretiliyor. Ama haklısınız ben de hoşlanmıyorum. Mümkünse hep cam vs seçiyorum. Yapılan araştırmalara göre vücudunda BPA bulunmayan insan neredeyse kalmamış deniliyor. Ben de hazır yoğurdumu eve gelir gelmez cam kaba geçiriyorum. Ne kadar kısa kalırsa kardır.

  • fikriye

    merhaba

    kafam karıştı 🙂 bende kızıma ek gıdaya geçtiğinden beri (şimdi 2.5 yaşında )günlük sütten yapıyorum 2 günlük kavanozlara mayalıyorum

    • Devletşah

      Fikriye hanım;

      Harika, mayanızı 3-4 günde bir yenileyin ve probiyotik ekleyerek maya miktarından emin olun…

  • Ayşegül

    Söylediğiniz gibi, artık hijyen takıntısından dolayı doğadan gelen her türlü mikroba kapalıyız. Bu durum nedeni ile bağışıklık sistemimiz atalarımızdaki gibi olmadığı için bağışıklık sistemimizi destekleyerek güçlendirmek, özüne döndürmek adına; hijyeni bir kenara bırakmak, mikroplarla teması uygun görülen ölçüde tutmak dururken, neden daha korunaklı bir hale getiriyoruz ki.

    Burada çözüm ”ey takipçi, hazır yoğurt kullan, hassas bünyeni riske atma” yerine, bünyeni güçlendir, yalıtılmış yaşamdan uzak dur olmalıydı ? Tabi yazının başka bir maksatı yoksa…

    Ancak sizi takip ederken az-çok fikir edindiğim üzere, kendinizin vizyonuna uygun olmayan her reklamı kabul etmediğinizi, para için adınızı kullandırmadığınızı biliyorum. Bahsettiğiniz üzere siz güvenerek tüketiyorsunuz bu nedenle bu konu hakkında ”yönlendirici” bir yazı yazmakta sakınca görmediğiniz. Ancak keşke kendi düşüncelerinizi ve firmanın sizi ikna etmek adına açıkladıklarını, mutlak bir doğru edasıyla kaleme almasaydınız. Zira burada sizin doğru dediğinize eğri gözüyle bakamayacak, su götürmez doğru kabul edecek, mukayese gücü olmayan/olamayan takipçileriniz de var.

    Saygılar, sevgiler…

    • Devletşah

      Ayşegül hanım;

      Eğer hazır yoğurt kullanın diyecek olsaydım. Evde mayalamak için şunları yapın demezdim değil mi? Niyetim insanların kime güvendiği konusunda akıllarında soru işareti oluşturmak. Hiç el değmeden sağılmış diyen bir adamdan çiğ süt alıyorlar. O cihazı gidip görmüşler mi? Bakımı yapılıyor mu? Yoksa her sağımdan sonra öyle bırakılıp, hiç temizlenmiyor mu? Ayrıca evde yapılan yoğurt hakikaten zannettiğimiz kadar sağlıklı olmayabilir.

      Okuyucularımın hepsinin mukayase gücü oldukça yüksek, sorgulayan insanlar olduğunu düşünüyorum.

      Sevgiler

  • damla

    Gıda mühendisliği adı üstünde bir müdehndislik işidir; mühendislerin işi de gıdaları endsütriyel tüketime adapte etmek yani insan sağlığı ilk öncelikleri değil. Bu yüzden endüstiryel yogurt iyi bir mühendislik işi fakat gerçek gıda değil.

    eğer ev yogurdunun içinde bir kaç kullanımdan sonra maya kalmıyorsa senelerce aynı mayayla nasıl hala yogurt oluyor? o zaman sut yogurda donusemezdi… bana inandırıcı gelmedi.

    • Devletşah

      Merhaba Damla;

      Senelerce aynı maya ile mayalanan şey eğer yenilenmediyse içinde az miktarda yoğurt kültürü / mayası bulunduran o yüzden daha sulu süt pıhtısı gibi bir şey olur.

      Ekmek mayası her geçen gün kuvvetlenen yıllar geçtikçe de performansı artan bir bakteri. Onun da çok çeşidi var. Kullandığın un hangi tipin yaşamasına izin veriyorsa. O yüzden yıllık ekmek mayası makbuldür. Yoğurt mayası değildir.

      Bir kaç yüzyıl önceye baktığımızda da yoğurt mayasının performansının gün geçtikçe azaldığı farkedilmiş. O yüzden yoğurt mayasının hıdırellez günü yenilenmesi gibi bir adet var. Hıdırellez günü sabah temiz otlaklarda biriken çiğlerle yapılan bazı işlemlerle yoğurt mayası yenilenirmiş. Zaten o zamanlarda tüm yıl ineklerden, koyunlardan süt almak da mümkün değil. Haliyle yoğurt yapımı kış aylarında duruyor. O yüzden yazın yapılan yoğurtların bir kısmı kurutularak saklanıyor. Ve kışın su ile açılarak yoğurt kıvamına getiriliyormuş. Bu tip yoğurdu hala Antakya ve çevresinde bulmak mümkün.

  • Gezgin Anne

    Bu yazı beni çok rahatlattı. Ben kendim ev yoğurdu yiyemediğimden (çocukluktan kalma birşey), oğlum için evde yoğurt da mayalamadım. Bu nedenle de değil mahalle baskısı, aile baskısı gördüm, hala da görüyorum. Şimdi 2. yolda ve onu ev yoğurduna alıştırsam mı diye düşünürken, çok da birşey kaybetmediğimizi okumak faydalı oldu.

  • oZGe

    Devletşah çok güzel bir gezi olmuş, böyle bir yazıyı bekliyordum iyi oldu. Yazdığın her şeye okey, ancak ben market yoğurtlarının hiçbirinin tadını ev yoğurdu kadar lezzetli bulmuyorum. Yoğurt yediğimi anlamıyorum, zevk de almıyorum. Bazı yerel yoğurtlar var sevdiğim onları alıyorum sadece (Özellikle Trakya üretimli:)

    Bir de ben Gökçe için yoğurt mayalarken Bifiform kattığımda yoğurtlar acımsı tuhaf bir tatta oluyor, sende de oluyor mu tat değişikliği? Bir litreye 1 paket katıyorum ama tadını bozuyor. Yoğurdu mayalayıp yedirmeden önce katsak olmuyor mu acaba bilgin var mı?

    Sevgiler…

    • Devletşah

      Sevgili Özge;

      Hakikaten ben de damak tadıma uyan yoğurdu zor buldum. Özsüt’ün kaymaklı yoğurdu ya da Eker’in tava yoğurdunu alıyorum. Yağ oranı birinde 5,8 diğerinde 4,2 Anlayacağın ben yağlı seviyorum.

      Türk halkının damak tadı son yarım yüzyılda ekşi yoğurttan tatlı yoğurda dönmüş mesela. O yüzden artık hazır yoğurtlar ekşi değil. Tatlı maya kullanılıyormuş.

      Ben NBL prebiyotik ile mayalamıştım bir kere ama bir tat değişikliği hissetmedim. Yoğurdu mayalarken bir poşetle 1kg mayalıyorsun. Ama yedirirken her kaseye bir poşet koyuyorsun. Biraz ekonomiklikten uzak olur sanki. Ama olmaz mı olur. Zaten o poşetler dediğin gibi tüketilsin diye var.

    • hulya

      ozge hanım
      benim anladıgım kadarıyla mayalanınca o probiyotik toz buyuyor, çoğalıyor. yani yedirmeden once ekleyip de yedirebilrisiniz ama sadece 1 kasede tuketmiş olursunuz tum poşeti. ama mayalama işlemind ekullanırsanız 1 lt sutunuz probiyotik hale gelir

  • öznur

    Bende evde yoğurdunu kendi mayalayan aynı sütten de bebeğine içiren biri olarak her zaman acaba mı diye soruyorum kendime. Hazır yoğurtda da ama larım var.
    Ta en başta kamyoncunun test ederek almasından Bakanlığın denetlemesine kadar zaten bir sürü soru işareti var. Memleketimde hangi iş kurallarına uygun yapılıyor hile karıştırılmıyor ki. Fabrikalar da çalışan yakınlarımızın anlattıkları da cabası.( küflenmiş bozulmuş peynirler eritilip tekrar kaşar oluyor gibi ) Sadece yoğurt süt değil hazır olan bir çok şeyi tüketmemeye çalışıyorum.

    • Devletşah

      Öznur hanım;

      Küflenmiş, bozulmuş peynirleri HACCP belgesi olan bir kurum değil eritmek fabrkasına bile sokamaz yeni ürünlerine bulaşma ihtimali olduğundan. İmha merkezleri fabrika arazisinde imalat alanından oldukça ayrı bir yerdedir. Piyasadan toplanan ürünler orada imha ediliyor. Bisküvi, makarna vs gibi firmalarda bazı ürünlerin hayvan yemi yapılması ile ilgili özel sistemler olduğunu da biliyorum.
      Ayrıca söylediğiniz şeyin maliyeti inanılmaz olur. Birileri paketi açacak vs… Sütün litre fiyatı 1.2TL oradan hesaplayın. Ancak merdiven altı firmalarda böyle küçük hesaplar yapılıyor olabilir.

      Kamyoncunun çiftçi ile ortaklık kurmsı da bir ihtimal. İşte o yüzden fabrikada testler bir kere daha yapılıyor. Ayrıca sadece bakanlık değil bağımsız firmalar da HACCP, BRC gibi belgeler sahip firmaları denetliyor.

      O yüzden paket okumak en büyük yardımcımız. Mutlaka paket okuyun.

  • pelintozu

    oğlumun doktoru markette satılan yoğurtları vereceğine hiç yoğurt yedirme demişti. yani illa evde mayaladığını yedir diyor. aman ya zaten şu yoğurt işinde bir düzen tutturamadık 🙂

    • Devletşah

      Merhaba;

      Doktorların yemek konusunda yeterlilikleri tartışılır maalesef. Bu konu çok tartışmalı maalesef. Az evvel Filiz hanıma yazdım. Buraya da kopyalayayım.

      Doktor – Kahvaltı için anne sütü ile bebe bisküvisini ezin biraz peynir ekleyin.
      Ben – Bebe bisküvisi yerine ekmek ezsem olmaz mı? Ayrıca ezmesem bütün versem?
      Doktor – Ezmeden yiyebilirse olur. Ekmek olmaz.
      Ben – Neden ekmek olmuyor? Bebe bisküvisinde şeker var vermek istemiyorum.
      Doktor – Un verirken ilk bir kaç ay dikkat ediyoruz.
      Ben – Eee. Bebe bisküvisi de undan yapılıyor? Hem de beyaz undan.
      Doktor – Hımmm…

  • gülay

    Yanılmıyorsam işin labaratuar kısmı o şirkette ve onların verdiği numune üzerinde gerçekleşmiş. Marketten alınan yoğurdun bağımsız bir labaratuarda test edilip o sonucunda yayınlanmasını isterdim

    • Devletşah

      Gülay hanım;

      Ev yoğurtlrını biz yanımızda götürdük. Hazır yoğurdu da biz oradan paketli aldık. Evet bağımsız bir laboratuvarda değildi. Ama biz mikroskoba koyduk ve biz baktık.

      Yazıda çiğ süt ile bağımsız bir laboratuvara götürüp test ettiren bir arkadaşımın yazısına da bu nedenle link verdim. Siz de kendi kullandığınız yoğurdu aynı şekilde test ettirebilirsiniz.

  • Prof. Ismail Celik

    Mükemmel bir yazı. Teşekkürler.

  • filiz

    Doktorlar ev yapımı yoğurt önerirken sizin bu söyledikleriniz tamamen farkli. Kime inanacağımızı inanin biz de şaşırdık. Bu işte hala çıkarları uğruna margarin öneren diyetisyenlerin ki gibi bir durum yoktur inşallah. Kimseye güvenimiz kalmadı. Devir artık malasef böyle oldu.

    • Devletşah

      Filiz hanım;

      Maalesef doktorlar konusu çok karmaşık. Bugüne kadar çocuğumu 4 farklı çocuk doktoruna götürdüm. Bakın birisi ile aramızda geçen konuşma şöyle:

      Doktor – Kahvaltı için anne sütü ile bebe bisküvisini ezin biraz peynir ekleyin.
      Ben – Bebe bisküvisi yerine ekmek ezsem olmaz mı? Ayrıca ezmesem bütün versem?
      Doktor – Ezmeden yiyebilirse olur. Ekmek olmaz.
      Ben – Neden ekmek olmuyor? Bebe bisküvisinde şeker var vermek istemiyorum.
      Doktor – Un verirken ilk bir kaç ay dikkat ediyoruz.
      Ben – Eee. Bebe bisküvisi de undan yapılıyor? Hem de beyaz undan.
      Doktor – Hımmm…

      Anlayacağınız bugüne kadar evinde hakikaten yemek yapan, bu konuya gerçekten ilgi gösteren birisini bulamadım. O yüzden bence o beslenme menüleri vs hep ezbere geliyor geçiyor.

      Ve haklısınız reklam için margarin tavsiye edenler olduğu için yani pazarlama ile yatıp pazarlama ile kalktığımız için bu kadar güvensiziz. Ama bütün bunlara itiraz edenlerin de pazarlama yapıp yapmadığını bilemiyoruz ki?

  • love and smile

    Ben de günlük sütten şaşmıyorum. Ama artık mayalamayı bıraktım uğraşamıyroum 🙁 işdi evdi..iyi markaların yoğurtlarını almaya çalışıyorum..

  • Duygu

    Merhaba, firmanın size söylediklerinin gerçek olduğundan, kapalı kapılar ardında o süte başka şeyler katılmadığından nasıl emin olacağız? Denetim demeyin, çünkü bu ülkenin en büyük sorununun denetim eksikliği olduğunu biliyoruz. Bunun yanında parasının çok olması ve hükümete yakın olma kriterleri de birçok firmanın işini kolaylaştırıyor. En son Soma olayında bile sorumluluların uzaktan denetim yapıp imza attıkları ortaya çıkmadı mı?

    • Devletşah

      Duygu hanım;

      Haklısınız bazı devlet mekanizmaları çalışmaya bilir ama bağımsız kurumlar bunun için var. Ve çoğu büyük gıda firması yurtdışına ihracat yapabilmek için bu kurumlar tarafından denetleniyor. HACCP, BRC gibi kalite sistemleri bunun için.

      Ayrıca şöyle düşünün, en basit 1tl’lik ambalajlı kekin, çorbanın üzerine içinde mono sodyum glutamat vs var diye yazıyorlar. Yani biz zararlı diye biliyor ve almıyoruz. Ama onlar da bunu yazmaya devam ediyorlar. Çünkü bu bir zorunluluk. Eğer sütün ya da yoğurdun içine birşey koyarlarsa da yazmak zorundalar. Mesela meyveli yoğurtlarda yazıyor. Yok jelleştirici vs. vs…

  • Aras

    İyi derken kastettiğiniz markalar nelerdir mesela. İyi sandığımız çoğu markalarda da zaman zaman bazı ürünler konusunda hayal kırıklıkları yaşadığımız bir gerçek. Yani hangileri güvenilir?

    • Devletşah

      Merhaba;

      Ben genellikle seçimlerimi yaparken HACCP ve BRC belgesi olan kurumlar olup olmadığına bakıyorum. Daha önce çalıştığım iş yerinde HACCP belgesi alınırken yaşadığımız auditlerin sıkılığını bildiğimden benim için güvenilir belgeler. Ayrıca HACCP belgesi sadece üretim yapan fabrikayı değil hammede sağlayıcıyı da denetlemeyi gerektiriyor.

      O yüzden ambalajlarda bunlara dikkat edebilirsiniz.

  • Erhan KARCI

    Okuyayim da endustriyel uretime ne boklar atmislar goreyim ona gore de bir iki sey karalayayim demistim ama dusundugumun tam tersi cikti yazi. Bir gida muhendisi olarak gida sektorune yonelik, bu kadar “bilale anlatircasina” yazilmis bir yaziyi uzun suredir okumamistim. Bu yazinin sektor disinda biri tarafindan yazilmasi benim acimdan cok daha onemli. Ellerinize saglik…

  • hakancan

    Yoğurtların konulduğu plastik kapların yaydığı kanserojeni ne yapmalıyız? Hiç kimse bana hazır yoğurdun annemin yoğurdundan daha güzel olduğunu ispatlayamaz. Sırf tadı için bile hazır yoğurt almam. Bakteri yokmuş ondan bozulmuyormuş falan yapmayın lütfen. 2 ay buz dolabında kalan yoğurt mı olur Allah aşkına üstelik plastik kap içinde bekliyor.

    • Devletşah

      Merhaba;
      Çok şükür marketlerde cam, çölek gibi seçenekler de var. Benim kullandığım yoğurt plastik kutuda. Eve getirdiğimde vakumlu kapaklı cam kabıma aktarıyorum. Vaktiyle ODTÜ Kimya Mühendisliğinde yüksek lisans yapan bir arkadaşım gıda için üretilmiş plastik kaplarda 200 derecenin üzerine gıdaya geçiş olduğunu anlatmıştı. Yoğurt için 42 derece gerekiyor.

      Herkesin damak tadı farklı. O yüzden annenizin yoğurdu ile benim sevdiğim yoğurdu mukayese etmek doğru olmaz.

  • hakancan

    Ayrıca hanfendi, yazınızda insan ömrünün uzamasından bahsetmişsiniz. Bunu sadece besinlere nasıl başardınız? Küresel ve ekonomik şartları nasıl göz ardı ederiz? Günümüzdeki kanser patlamasının başlıca nedeni gıdalardır hani şu sizin bakteri oluşmasın diye ilaçlanıp hormonlanan, övündüğünüz gıdalar. Ayrıca köy yerinde yaşamadınız sanırım insanlar brusella dan nasıl korunuyor anlatayım. Eğer hayvan düşük yaparsa onun sütünü içmezler. Peynir yapmazlar. Ki şöyle bir yanlışınız daha var brucella peynirden bulaşır yoğurttan değil. Çünkü peynir yapılan süt kaynatılmaz. Benim köyündeki yaşlıların çoğu 90 yaşını görüyorlar ve gün boyu yedikleri şunlar: koyun peyniri, yoğurdu, zeytin, bal reçel be tereyağı. Mesleğinize saygım sonsuz. Bilim insanı değilim. Ancak doğal besinlerle yapay besinleri karşılaştırmak benim için pek anlamlı gelmiyor.

    • Devletşah

      Beyefendi;

      Okuduğunuz o paragrafın başında artık aynı yaşamadığımız, bulaşık makinaları, çamaşır makinaları, çamur olmayan evler vs gibi bir sürü konudan bahsediyorum. Konuyu sadece gıdaya bağladığımı nasıl çıkardınız bilmiyorum.

      Köyde kendi hayvanından çiğ süt elde edenlere hiç lafım yok. Ne güzel. Zamanında benim de hayalimde inek almak vs vardı. Hatta burada paylaşmıştım. Fakat araştırmaya devam ettikçe kendi ineğim olmadan çiğ süt almanın delilik olduğunu anlamış bulunuyorum. Ben şimdi hiç gitmediğim bir çiftliğin x sahibinin düşük yapan hayvanın sütünü döküp dökmediğini bilemem. O hafta hastaysa antibiyotik verip vermediğini de bilemem. O yüzden testi yapılmış bunlardan arındırılmış sütü almayı, bundan üretilmiş yoğurdu tüketmeyi istemem çok doğal.

      Yine yazıda bahsettiğim gibi kaynatmak brusellanın çözümü olabilir. Ama o zaman kahbettiğiniz besin değerini geri getiremezsiniz. Yine yazıda bahsettiğim arkadaşımın yaptırdığı testlerle ilgili yazısına da göz atmalısınız: http://www.dorikus.com/cig-sut-analiz/

  • gül

    bilgiler için teşekkürler, ama yine de hazır yoğurtların kalıp gibi olması, sulanmaması gibi durumlar var, -en iyi ihtimalle- süttozu ile bunu sağladıkları haberleri vardı, ben evde denemiştim, içine süt tozu da eklediğim sütle mayaladığım yoğurt 2 hafta bozulmadan kaldı, kıvamı daha koyu oldu ve az sulandı. bebeklere süt tozu vermek de ne derece sağlıklı bilmiyorum.

    ayrıca lokal üretim/tüketimi tercih de çok önemli bence, Ankara’da AOç varken tutup da diğer markaları almak petrol enerjisine bağımlılık, karbon salınımı vs bakımından sorunlu.

    • Devletşah

      Gül hanım;

      Süt tozu eğer gerçek süt tozuysa sağlıklı, katkısız bir ürün. Ama kahvelere katılanlardansa içinde bir sürü şey var. Nişasta vs gibi. Gerçek süt tozu, sütün suyunun uçurulması ile elde ediliyor. Atalarımızda bu teknoloji olmadığından yapamamışlar ama olsaydı kesin yaparlardı diye düşünüyorum. Çünkü malum o dönemlerke kışın süt almak hayvanlardan imkansıza yakın. Yaz aylarında yaptıkları yoğurtları taş gibi kurutmak suretiyle kış için saklamışlar. Kışın süt olmadığı, yoğurt mayalayamadıkları dönemlerde bunu su ile açarak yoğurt, ayran yapmışlar. Hala bu kuru yoğurdu Antakya ve yöresinde üretiyorlar.

      Süt tozu konulan yoğurtta kuru madde oranını arttırdığınızdan daha az sulanma olur.

      Biz istanbulda AOÇ sütlerini kullanmaktan gayet memnunuz. Özellikle de yağ oranından… Size de afiyet olsun.

  • emel

    merhaba devletşah hanım, Dr. Yavuz Dizdar’ın YEMEZLER adlı kitabını yeni bitirdim, süt ve yoğurt konusu genişçe ele alınmıs, okumadıysanız tavsiye ederim. şahsi görüşüm iş ticarete para kazanmaya döndüğünde kimse benim malım kötü demez,hazır yoğurt ve süt kesinlikle tüketmiyoruz ancak yoğurda yayarlı bakteriler ilave edilmesi konusunda size kesinlikle katılıyorum…5-6 senelik takipçinizim. ekşi mayayı sayenizde yaptım ve 2 aydır ekmeğimi yapıyorum, açıkçası bu yazı beni biraz şaşırttı, yinede fikirlerinize saygı duyarım….kolaylıklar dileğiyle…

    • Devletşah

      Emel hanım;

      Yavuz beyi şahsen tanımam. Kitabını yazarken hiç gidip bir süt fabrikası görmüş mü bilemeyeceğim. Buradan sizin nezdinizde kendisini Eker fabrikasına çağırsam herhalde Ekerin sahipleri bana birşey demez diyorum. Nevra Hanım ve Ahmet bey herhalde kendisini zevkle ağırlarlar, sorularını da cevaplarlar.

  • aysun

    peynir konusunda önerileriniz varmı

    • Devletşah

      Aysun hanım;

      Peynir işi tam olarak damak tadıyla alakalı. Yine güvenilir imalatçı aramalısınız. Eski Kaşar konusunda mesela hiçbir firmanın ürünü bana göre değil. Kars’tan getirtiyorum zaman zaman. Onun dışında çok karışık bir kullanım portföyüm var.

  • aysun

    THE SUTCU hakkında bilginiz varmı

    • Devletşah

      Aysun hanım;

      Aşağıdaki yazıya gelen yorumlardan sonra kendisinden 3 defa süt aldım. Yaşadığım problemi kendisine yazdım ve cevap alamadığım için yazının sonuna güncelleme yapmıştım. Oraya bakabilirsiniz. Yıllardır kullanıp, çok memnun olan arkadaşlarım var.
      http://www.devletsah.com/sut-uyuyunca/

  • trabzon tereyağı

    Güzel bir yazı olmuş en azından evde mayalayamayanlar için bir alternatif sunulmuş. Teşekkürler.

  • Zeliha

    İster hazır olsun ister evde yapılmış, yoğurt benim için vazgeçilmez bir gıda. Her iki tip için de söyleyeceğim şudur: yoğurt bana iyi geliyor ve her gün bir kase yoğurt yeme ihtiyacı hissediyorum. Geçenlerde bir diyetisyen yoğurdun mutluluk hormonu salgılattığını hatta bunun çikolatadan da daha yüksek oranda olduğunu söylüyordu.

    Şahsen yazları köye gidip kendi ineğimizin sütünden yapılma yoğurdu yeme şansına sahip biri olarak da şunu ekleyeyim bizim yoğurtta sulanma olmuyor çünkü yoğurdun kendisi inanılmaz katı, sürme peynirden de daha kıvamlı halde, hatta yoğurt sofraya gelmeden önce sulandırılıp getiriliyor (Ege usulü olduğunu da belirteyim).

    Bence biraz daha geniş çaplı araştırmak lazım, yöreden yöreye hayvandan hayvana, iklime, coğrafyaya, uygulanan metoda göre sonuçlar değişir.

    Evde yoğurt mayalarken parmak testi yapanlara da tavsiyem; süt kaynadıktan sonra ocaktan alın ve 35 dakika bekleyin parmağa gerek yok süt istenilen sıcaklığa gelmiş oluyor, gıda termometrem sayesinde elde ettiğim bir bilgidir.

    • Devletşah

      Zeliha hanım;

      Kendi ineğinizden aldığınız sütü elbette kullanmakta sakınca yok. Her gün gördüğünüz bildiğiniz, ne zaman sağıldığını bildiğiniz bir şeyden bahsediyoruz. Benim oğlum da okullarındaki keçiden her gün sağdıkları sütü içiyor. Ama biliyorum ki süt o gün kendisi tarafından sağıldı. Öğretmeni tarafından kaynatıldı. Ve hergün o keçileri görüyorum. Veteriner düzenli kontrol ediyor. Hasta olduklarında sütü bahçıvan tarafından sağılıp dökülüyor. Dolayısı ile bu şekilde çiğ süt içmesinde hiçbir sakınca yok.

      Hiç tanımadığı sütçülerden süt alanlar için bu yazdıklarım.

  • Prof.Dr.özer ergün

    Yoğurt ile ilgili olarak aşağıdaki gerçekleri aktarmak görevimiz oldu. Şöyle ki;
    1-Yoğurt en zararsız gıda maddelerinin başında gelir. Mikroorganizmalar içinde uzun süre kalamaz. kimyasal kalıntı taşımaz.
    2.üretim ve muhafaza şartlarına göre 5-15 gün dayanır. üzerine sprey tarzı koruyucu madde püskürtülürse küflenmesi daha uzun zaman alabilir. Ama içine koruyucu madde katılamaz. Yoğurdu yaptıktan sonra mikrodalga fırında ısı işleme tabi tutarsanız ömrü daha da uzar .Ama içindeki faydalı bakterileri ölür.
    3 yoğurt her yerde L.bulgaricus ve S.termophilus isimli kültür bakterilerinin sütte 40-45 derece arasında faaliyetleri neticesinde oluşur. Evde veya fabrikada nerede yapılmış olursa olsun her iki bakteri de bulunmadan yoğurt olmaz.
    4.fabrikada sütün suyu uçurulduğu için yapılan yoğurdun kıvamı daha koyu olur.
    5-Standartize Yoğurdun besleyiciliği her yerde aynıdır
    6.manda ve/veya koyun sütünden yapılmış yoğurtlar daha kıvamlı ve kuvvetli aromalıdır.
    7-Yoğurtlarda çok sayıda kıvam, ted, lezzet, koku ve yapısal hatalar şekillenebilir. Kumlu yapı, ekşi ted,çabuk su salma bunların bazılarıdır.
    8-güzel bir yoğurt; porselen beyazı, parlak yüzeyli, hafif ekşi, yavaş su salan, kaşıkta dağılmadan duran, yabancı tad ve koku taşımayandır.
    9-Yoğurt ambalajı için en uygun materyal cam ve porselendir. Fabrikasyon yoğurtların izin verilen plastik kapları zararsızdır. Toprak veya kiremit kaplar hijyenik değildir. Hele hele sırlanmış olanları yoğurdun tadını bozar ve sağlık için tehlike teşkil eder.

    Prof.Dr.Özer Ergün. İ.Ü.Veteriner Fakültesi Gıda hijyeni ve teknolojisi Bölüm Başkanı.

  • Kirpi

    Merhaba Devletşah hanım,

    Yazınızı ve yorumların bir kısmını okudum. Yazıda çok kritik bir konuda dikkatsizlik olduğu için hemen yazayım dedim.

    Kimseye eczaneden aldığı probiyotikle yoğurt yapmasını önermiyorum. Bu iş sanıldığı kadar “iyi” sonuçlar vermeyebilir. Bakteriler farklı sıcaklıklarda farklı tepkiler verebilir. Ama bunu da geçelim. Kullanımı gerçekten yüz yıllardır incelenmemiş bakterileri 1 yaşın altına verirken deney yaptığınızı unutmayın.

    Ben kendi çocuğum için araştırırken bulduğum sonuçlara göre;

    – Lactobacillus Rhamnosus, L. Reuteri ve diğer bazı bakteriler, bağışıklık sistemi zayıflayan kişilerde bakteremi ve sepsis’e yol açabiliyor.

    Bunları fark etmek ayrı zor, tedavi etmek ayrı zor. Dahası pek çok başka hastalığa sebep olabiliyorlar.

    Örnek araştırma için şuraya bakabilirsiniz; http://m.ajcn.nutrition.org/content/83/6/1256.full

    Bebeğinizin bağışıklık sisteminin 6. ayda yeteri kadar güçlü olmayacağını tahmin etmek güç değil. (Yine içindeki bir bakteriyle başa çıkamadıkları için 1 yaşından önce bal da yemeleri yasak)

    Dolayısıyla yazınızdaki, “yoğurda probiyotik ekleyin” önerinizi güncellemenizi rica ederim.

    İlle de probiyotik vermek istiyorum diyen anneler, kendileri tüketip süt aracılığıyla geçen miktarla yetinirlerse daha iyi olur. Ama onların da bağışıklık sistemlerinin eski haline yeni yeni döndüğünü unutmaması çok önemli.

    • Devletşah

      Merhaba;

      Konuyu siz yazdıktan sonra hemen araştırdım ve yazıya probiyotik kullanımı için doktorunuza danışın diye ekleme yaptım.

      Teşekkürler

      • Kirpi

        Özeniniz için teşekkür ederim.

  • gıdacı

    öncelikle merhaba,Gıda mühendisleri boşuna boğaz patlatmıyor,Uht pastörize gibi süt ve ürünleri evde hangi koşullarla ve hangi starter kültürlerle yaptığınızı bilmediklerinizden iyidir ha bu demek değil ki her markaya her şeye güvenilir.Elbette,aynı marka aynı ürününün zamansal farklılıkları da olur mayısta aldığınız Uht sütle Ocakta aldığınız farkları gibi,en güzeli organik süte vb.ne ulaşmaktır.Katkı maddesi bu tip ürünlerde bulunmaz,ancak E kodlu katkı maddeleri sizin sağlığınız için Avrupa ve Dünya standardında ürüne göre belli eser miktarlarda PPM (milyonda bir) düzeylerde kullanılır.Çok meraklıysanız bir evde yaptığınızı bir bilmediğiniz bir de iyi denen sanayi ürününü Gıda kontrol lab. larına yahut Üniversite Gıda lab.larına yollayınız.Gıda Mühendisleri Odası ilgili şubelerinden ve yayınlarından da meseleye hakim olabilirsiniz.Her ürüne güvenmeyebilirsiniz ama Gıdacılara güvenin.Ayrıca o kaymak kısmı genelde homojenizasyonla ürüne dağıtılır çünkü faydalı olan budur.Gıda mühendisleri Odası ve Gıda mühendisleri bölümlerine lütfen danışınız.Televizyonda orada burada gördüğünüz insanların çoğu geleneksel gübresiz üretime Organik diyen tipler ne olur konu uzmanı Gıda mühendislerine danışınız yahut beslenme diyetetik bölümünden faydalı bilgilere yine ulaşmaya gayret ediniz.Bizler 4 sene boşa eğitim görmüyoruz,sevgiler,saygılar

  • nurayşe

    Merhaba Devletşah hanım ben beslenme uzmanıyım ve söylediklerinize katılıyorum ayrıca fotoğraf paylaşımlarınız da çok güzel teşekkür ediyorum. Bugün küçük bir sağlıklı beslenme semineri verdim de probiyotik yoğurt mayalarını kaç kere kullanabiliriz gibi bir soru geldi. Ben kullandıkça probiyotik bakteri sayısının azaldığını düşünüyorum. Sizce normal yoğurt mayalarken probiyotik yoğurt mayası da katılarak mayalanmış bir ev yoğurdu kaç kere verimli bir şekilde maya olarak kullanılabilir? Birde mayalamak için kullanılan ölçüler nasıl olmalı probiyotik yoğurt konusunda bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim.

  • gülay

    merhaba,
    evde yoğurt yapma olayını öyle bir anlatmışsınız ki, yüzyıllardır devam eden ve sağlıklı olduğu artık kesin kes ispatlanmış bir olayı nerdeyse tersine döndürmüşsünüz. tebrik ediyorum.

    hanımefendi, bir şeyi yanlış uygulamak ya da becerememek yapılan işin yanlış ya da sağlıksız olduğunu göstermez, yanlış uygulamayı yapanın cahil, bilgisiz ya da beceriksiz olduğu anlamına gelir. evde yoğurt yaparken aldığınız sütü, önce temiz kaynatılmış beyaz bir tülbentten süzerek tencereye koyun diyebilirsiniz, yoğurt mayalarken elinizi parmağınızı süte sokmayın diyebilirsiniz, sütün ılık olup olmadığını anlamanın parmak sokma dışında bir sürü yolu vardır (kaldı ki ben yıllardır yoğurdumu mayalarken bir kez bile parmak sokmadım tıpkı pilav pişirirken su koymak gibi göz kararı diye bir şey vardır tencereye dokunarak bile ılıklığı ölçebilirsiniz.), sütünüzü kaynamaya başladıktan sonra en fazla 10-12 dk.kayantın ama kesinlikle en kısık ateşte var ile yok arasında kaynatın deyin tamam deyim. Ama yoğurt yapma sürecinde her bir şeyi tersinden anlatıp sonra bir de işin içine kan, meme derisi bilmem ne katıp bütün bu senaryolardan yoğurt yapmanın yanlışlığı sentezine ulaşmışsınız ya valla bravo nerdeyse ben bile tiksindim dünya yoğurdundan. Allah iyiliğinizi versin, siz çocuğunuza marketten aldığınız yoğurtları yedirin ve lütfen başka annelere de yanlış akıllar vermeyin rica ederim.

  • mehmet

    tamamen bilimsellikten uzak reklam amaçlı bir yazı, eker logosunu görmek bile hangi amaçla kaleme alındığını idrak etmek için yeterli

    • Devletşah

      Mehmet bey;

      Yazıda bahsettiğim gibi laboratuvarda test edilmiş. Laboratuvaların bilimselliğine de inanmıyorsanız ne diyeyim?

      Ayrıca bu yazı için hiç ama hiç para almadım. Alsaydım zaten belirtirdim.

  • handan

    Bravo size insanlar bu kadar yanlış yönlendirilebilirdi.İnsanların hasta olmasında bir katkınız olduğunu düşünün ve bu yazıyı hemen kaldırın.Ya da reklam yapmaya devam edin

    • Devletşah

      Yazıyı dikkatli okuduysanız evde yoğurt yapmaya devam etmek isteyenler için yapmaları gerekenlerin listesi var.

  • Suat

    Bir Ziraat mühendisi ve Süt Teknoloğu olarak yazınızda eksiklikler olmasına rağmen genelde doğruları yazmışsınız. Bunun için size teşekkür ediyorum. Böyle bilinçli tüketicilerin olduğunu bilmek sevincimizi bir kat daha artmaktadır. Yazınıza yorum yapan arkadaşların bir kısmı, reklam yaptığınızı söylemişler. Yazınızın reklamla yakından uzaktan ilgisi yoktur. Doğrusu budur,sağlıklısı budur. YAPILAN YOĞURTLARDA VE İÇME SÜTLERİNDE SAĞLIĞA ZARAR VERECEK KATKI MADDELERİNİN ASLA KULLANILMADIĞINI ALTINI ÇİZEREK SÖYLEMEK İSTİYORUM. Bu ürünlerin hepsini gönül rahatlığı ile tüketebilirsiniz. Asıl sağlıksız ve tehlike arz edeni sokak sütçülerinden alınmış çiğ sütlerden yapılan yoğurtlar ve içilen sütlerdir. Bu sütler direkt ateşe maruz kalarak kontrolsüz kaynatılması ile bütün besin değerlerini yitirmektedir. Çiğ sütlerde brucella ve tüberküloz gibi öldürücü mikroplar mevcuttur. Bu mikropları yok etmek için yeterince ısıl işlem uygulanamadığı taktirde insanlara özellikle çocuklara bulaşabilmekte ve ölümlere sebebiyet verebilmektedir. ayrıca sağılma sırasında hayvandan gübre parçaları süte düşebilmekte ve sütün içinde eriyebilmek de, hayvan, sağım sırasın da idrarını sütün içine yapabilmek de, kıl tüy, sinek, böcek vs gibi yabancı maddeler süte bulaşabilmekte ve sütteki zararlı mikroorganizma miktarını artırabilmektedir. bunları evde süzmekle temizleyemezsiniz ve direkt olarak bu maddeleri vücudunuza almış olursunuz. Süt ürünleri ile ilgili doktorların yaptığı açıklamaların hiç birisinin doğruluk payı yoktur. Endüstriyel yoğurtları ve uzun ömürlü kutu sütlerini asla tüketmeyin derken bunu neye dayanarak diyorlar. bu yoğurtların uzun ömürlü olmasının gerçek nedenini biliyorlar mı? Bu soruları doktorlara sormak gerekir. Arkadaşlar, gerek yoğurt,gerekse diğer süt ürünlerinin çabuk bozulmasının nedeni zararlı mikro organizma faaliyetleridir. Bu mikropların en iyi ürediği ortam sıvı ortamlardır. Endüstriyel yoğurtlara işlenecek sütlerin yağsız kuru maddesini ya süt tozu katarak yada vakumlama yöntemi ile sütün suyunu uçurarak protein miktarlarını artırmış oluruz. Bu nedenle zararlı mikro organizmaların üreme ortamlarını ortadan kaldırarak yoğurtun hem kalitesini hemde raf ömrünü sağlıklı bir şekilde artırmış oluruz.Kısaca yoğurt sütlerine kimyasal hiç bir madde katılmamaktadır. Evlerde yoğurt yapımından uzak durulması sağlık açısından önemlidir. Endüstriyel yoğurt yapımının tam aksini evlerde uyguluyoruz. Sütü kontrolsüz bir şekilde kaynatıp bütün besin değerlerini öldürüyoruz. Kuru maddesini artıramadığımız için mikro organizmalar için ideal bir üreme ortamı hazırlıyoruz. İşte bu nedenle, bu yoğurtlar 2 gün gibi kısa bir sürede bozulurlar. Zaten onlar yoğurt değildir. Bize göre tehlikeli bir maddedir. Biz gıdacılar, doktorların işlerine karışamadığımız gibi doktorlar da bizim işlerimize lütfen karışıp, tüketicileri yanlış bilgilerle bilgilendirerek korkutmasınlar.

Yorum yapın

YORUMU GÖNDER