BAYRAM

BAYRAM

BAYRAM i. (Eski Türk. badram – bayram; kökü kesin olarak belli değildir) [Kelime Rusça’ya, Kafkas ve Balkan dillerine de geçmiştir] 1. Milletçe sevinç içinde kutlanan, dînî veya millî bir anlam taşıyan kutsal gün: Bayram şerefine bütün kasaba donanıyor (Reşat N. Güntekin). Bayram sabâhı bile olsa / Sensiz doğan günü neyleyim (Câhit S. Tarancı). 2. mec. Büyük sevinç, sevinç vesîlesi: “Onun gelişi bizim için bayram oldu.”

* Bayram ayı: Kamerî aylardan, ramazandan sonra gelen ve ilk üç günü şeker bayramı olan ay, şevval ayı. Bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden (niye) öptü?: Durup dururken bu iltifâta sebep ne, bunda bir iş var, düğün değil, bayram değil, eniştem beni neden öptü? Bayram etmek (yapmak): Çok sevinmek: Vâdem yetip gurbet elde ölende / Duyar düşmanlarım bayram ederler (Karacaoğlan). Ev günlerce bayram yaptı (Reşat N. Güntekin). Köy balık tutulduğu gün âdeta bayram eder (Sait Fâik). Bayram geçtikten sonra kınayı kıçına sür: Zamânı geçtikten sonra yapılan bir yardım veya ikram karşısında, “Artık iş işten geçti, başına çal” anlamında kullanılır.

Bayram havası: Bayram gibi neşeli ve sevinçli durum: Å?ehir âdeta bir bayram havasına büründü (Sait Fâik). Bayram koçu: Nişanlı bir erkeğin kurban bayramında nişanlısının evine gönderdiği süslenmiş kurbanlık koç. Bayram koçu gibi: Zevksiz ve gösterişli bir şekilde süslenmiş olan (erkek). Bayram şekeri: Özellikle şeker bayramında ikram edilen veya büyüklere ziyârete gidilirken götürülen şeker. Bayram topu: Ramazan ve kurban bayramlarında arife günü ikindiden bayramın son günü ikindiye kadar namaz vakitlerinde atılan top: Bayram günü şımarık bir Rum, mahzun bir Osmanlı nefesine iyi patlamayan bayram topunu îmâ ederek, “Vire artık toplarınız bile patlamıyor” demişti de suratında patlayan top gibi silleyle vapurun döşemesini öpmüş, Rum kalabalığı da karşısındaki bu muztarip ve babayiğit nefere bir şey yapamamıştı (Ergun Göze). Bayram üstü: Bayramdan önceki telâşlı hazırlık günleri. Bayram yeri: 1. Bayram günlerinde çocuklar için kurulan eğlence yeri. 2. mec. Hareketli, gürültülü, cümbüşlü yer: Belediyenin önü bayram yerine dönmüştü (Reşat N. Güntekin). Bayramda seyranda: Çok seyrek olarak. Bayramdan bayrama: Çok seyrek: Ancak bayramdan bayrama yüzlerini görmeye râzı olduğumuz ihtiyar akrabâlar gibi (Ahmet H. Tanpınar). Bayramdan sonra bayramı mübarek olsun: Yapılmasında gecikilen bir iş karşısında söylenir.

Kalıcı bağlantı

Related Posts

Yorum yapın

YORUMU GÖNDER