Beni hatırlayınız!

Beni hatırlayınız!

Çilek denilince aklınıza ne gelir? İnanın söyleyeceğiniz hiçbir şey benim aklıma gelene yaklaşamayacak… Temmuz ayının sıcak sabahlarından birisinde işe gitmem için beni uyandıran eşime günaydın der demez bu soruyu sordum:
– Çilek deyince aklına ne geliyor?
– Bilmem…
– Elbette bir şey geliyordur.
– Çilek geliyor.
– Yaaa…
– Tamam. İlla bir şey gelecekse aklıma sen geliyorsun. O kadar çok seviyorsun ki balkona bile diktin. İstediğin cevap oldu mu?

Bu esnada giyinmiş, kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa geçmiştik. Ben balkonda yetiştirdiğim çileklerden olgunlaşanları sofraya koyarken bu defa eşim merakla bana sordu:
– Neden sordun şimdi bu soruyu? Senin aklına çilek denilince ne geliyor ki?
– Çilek denilince benim aklıma Atatürk geliyor.
Bendeki bu acayip çağırışımlara alıştığı için olsa gerek yüzünde sizde oluşan şaşkılık oluşmadı. Tabi ki sormasına fırsat vermeden, aslında gözünün önünde olup biten olayları anlatmaya başladım.

Evet çileği o kadar çok seviyordum ki, dediği gibi balkonda yetiştirmeye başladım. Fakat ne zaman ki çiçekler çileğe dönüşüp kızarmaya başladı, başım fena halde bir belaya giriyor. Kırmızı rengi gören kargalar minik bahçeme saldırıda bulunup, gözüm gibi baktığım çileklerimi çalmaya başladı. İlk mahsulü bu şekilde kaybedince, rüzgar gülleri ve minik korkuluklarla önlem aldım. Gelin görün ki sonuç değişmedi. Bir müddet sonra kendimi sabahları elimde uzun saplı süpürge ile karga kovalarken bulmaya başladım.

Mustafa

İşte o günlerden birisinde ilkokul sıralarında öğrendiğimiz birşey kafamda çaktı. Ezbere bildiğimiz, hayatın içine aktarılamamış bir bilgi. Bakın ezberimden hepinizin hatırlayacağı sıra ile yazacağım şimdi: Atatürk 1881 yılında Ali Rıza bey ve Zübeyde hanımın oğlu olarak Selanik’te doğdu. Önce mahalle mektebine başladı. Babasının ölmesiyle dayısının yanına taşındılar. Küçük Mustafa burada dayısının mısır tarlasında karga kovalardı.

O gün sabah kendi kendime ‘vay be.. ileride büyük adam olma ihtimalim var’ diyerek epey güldüm. Ertesi sabah elimde süpürge ile karga kovalarken aklıma yine 6-7 yaşlarındaki Mustafa geldi. Acaba o kargaları kovalarken ne düşünüyordu diye meraklandım. Elbetteki sorumun bir cevabı yoktu… Dolayısı ile kendi kendime bazen komik bazen ciddi cevaplar uydurdum. Eh hal böyle olunca zamanla çilek = Atatürk çağrışımı kafamda oluşmuş oldu.

Goran Bregoviç - Can Dündar

Bu olayların üzerinden bir, birbuçuk ay kadar zaman geçti. Televizyonda duyar duymaz Goran Bregoviç‘in olduğunu anladığım Balkan ezgilerinin eşlik ettiği bir görüntü ile karşılaştım. Altı yaşlarındaki bir çocuk elinde sopa ile karga kovalıyordu. Müziği bırakıp konuşmalara kulak verdiğimde sonunu seyrettiğim filmin, Can Dündar‘ın yeni belgeselinin fragmanı olduğunu anlayıverdim.

Fragmanı seyrettikten günler belki haftalar sonra e-posta kutumda ‘Seyirciyi, özellikle de yeni nesli Atatürk’ü yeniden keşfe davet eden Mustafa filminin basın gösteriminde, sizi de aramızda görebilmeyi dileriz.’ yazan bir davetiye buldum. Bir kaç ay önce çocuk Atatürk’ü keşfetmiş birisi olarak dün davete keyifle iştirak ettim.

Atatürk

Bazı teknik problemler dışında belgesel seyretmeyi sevenlerin sıkılmadan izleyeceği bir film seyrettik. Zannetmeyin ki Mustafa bir sinema filmi. Tamamıyle bir belgesel. Film sırasında göreceğiniz birçok şeyi daha önce de gördüğünüze emin olabilirsiniz. 115 dakikalık belgeselin belki 90 dakikasında Can Dündar’ın sesini duymaya hazır olun. Elbette bilmediğiniz, görmediğiniz şeyler de var filmde. Mesela ben Atatürk’ün sol gözünün Trablusgarp savaşında kör olduğunu, sonradan biraz görür hale geldiğini bilmiyordum. Sonra hani çok meşhur, Mehteran kıyafeti içindeki fotoğrafın nerede nasıl çekildiğini, Cumhuriyetin 10. yıl kutlamalarındaki konuşmasının metnine ‘beni hatırlayınız’ diyecek kadar yalnız olduğunu öğrenmek beni şaşırttı.

Beni Hatırlayınız

Zamanının ciddi bir bölümünü belgesel seyretmeye ayıran ben, filmin 4 sahnesi ve müzikleri dışındaki bölümünden sinemadaki teknik aksaklık nedeniyle pek keyif alamadım. Ama siz benim gibi müşkülpesent değilseniz, eski bilgilerinizi hatırlamak, birkaç yeni şey öğrenmek için filmi seyretmelisiniz.

Link
Kalıcı bağlantı

Related Posts

12 Responses to Beni hatırlayınız!
  • Muge Cerman

    Sevgili Devletşah;
    Bundan sonra çilek düşündüğümde sanırım ben de önce Ata’mı hatırlayacağım, tabii senin yazdıklarını da peşinden. Yine ne güzel yazmışsın, yalın ve içten, ne düşündünse yüreklice. Emeğine yüreğine sağlık.

  • Burak Bayburtlu

    Çoğu zaman iç dünyamı değerlendirdiğimde “yalnızlık” kavramının ne kadar önemli olduğunu düşünen beni en çok “beni hatırlayınız” isteği etkiledi filmde.

  • nesrin

    Merhaba

    Bu dün gece filmle ilgili bir programı izlerken, fikri sorulan kişiyi size benzettim sonra yok canım Devletşah Hanım dedim. Yanılmamışım çok şanslıymışsınız ben sabırsızlıkla bekliyorum filmi izlemek için. Çok ihtiyacımızın olduğu bir dönem kutlarım bütün emeği geçenleri CAN DÜNDAR yine şaşırtacak kimbilir Atilla Dorsay’ın dediği gibi “ağlatmak istedikleri için değil, ağlamak istediğim için ağlayacağım” Herkesi filmi izlemeye davet ediyorum Büyük ATAMIZIN bize neler verdiğini ve onun farklı yönlerini görmek için. HEPİMİZİN CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN

  • Hadiye

    Merhaba Devletşah,

    Çilek’le başlayıp konuyu Atatürk’e getirip sonrada onun hayatından bahsetmen ve bilinmeyen yönlerinin de vurgulandığı ve eminim başarılı bir belgesel olan Can Dündar imzalı “MUSTAFA ” yla bağladınya ….
    Bir solukta okudum yazını 🙂

    Ellerine sağlık.

    Söylemeden geçemeyeceğim.Bize pek çok konuda yarım yamalak bilgiler verildiği gibi Liderimiz Atatürk’ümüz hakkındada bir çok şeyi öğretmediler.
    Haklısın hepimizin ezberlediği dayısının yanında karga kovalayan çocuk. vs vs vs .Haa birde diktatör olduğundan bahsedilir.Oysa onun naif,zarif,yanlız taraflarını şimdilerde öğrenmeye başladık.
    Ne kadar acı Atalarımızı tanımıyoruz.

    Sevgilerimle*

  • Besim Dönmez

    Çilekten yola çıkarak Can Dündar’ın gözünden Mustafa’ya varmak gerçekten gayet keyifli bir okuma deneyimi okuyucu açısından. Leziz olmuş, tebrikler!

  • boran

    beni hatırlayınız fotoğrafını nerden buldunuz acaba paylaşır mısnız ya da e-posta olarak gönderebilir misinz?

  • Patavatsız Köstebek

    Çilek dendiğinde benim aklıma hep beyaz şarap gelirdi. Şöyle ikindi vakti bir kadeh beyaz şarap eşliğinde yenen birkaç adet çileğin tadını kolay kolay başka bir şeye değişmem diyen ben, şimdi bu yazı nedeniyle çilek dendiğinde Atatürk’ü hatırlayacağım. Atatürk deyince rakıyı, rakı deyince de haliyle kavunu.. Peki çileğe n’oldu?
    Yazın çok güzel olmuş eline sağlık da olan caanım çileğe oldu. Neyse kavun da güzeldir. 🙂

  • Şeniz Kurultay

    Çileklerden Atatürk’e konan beynin seyahatlerine bayıldım, sanırım benim de aklıma bu imajlar oturacak çilek kokusu ve tadının peşinden.
    Belgesele dönersek, belgesel belge-sel olur bence, Can Dündar’ınki bol bol yorum içerikliydi. En önemlisi de Mustafa Kemal Atatürk’ün “beni hatırlayınız” derken aslında neyi kastettiğini saptırıp da bize çarpık ve eksik bir Atatürk anlattığı belgeseli için Can Dündar’ı hiç affetmemeyi düşünüyorum…
    Evet hatırlamalıyız, “Benim naçiz vücudum elbet birgün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” derken neyi “asla unutmamamız”ı istediğini söylemiştir…
    Atatürk’ün ölümsüzlük peşinde zavallı aciz yanlız işsizlikten en yakın arkadaşları ile çocukça küslükler yaşayan bir adam olarak anlatılması ile “İnsan Atatürk” belgeseli olmuyor bence
    offf çilek mevsimine çok var…

  • korhan

    filmi izlemedim.
    bunlar filimden alıntılarmış

    “Koskoca ,imparatorluğu yıkan adam”

    “İslamiyetin alimlerini yetiştiren medreseler, tekke ve zaviyeler bir günde kapatıldı, yıllardır geçmişle oluşturulan bağ bir anda koparıldı”

    bu lafları hem kabul edip hemde failine toz kondurmayan bir bakış açısı için ne film ne belgesel ne de belge karetmez.

    içkiye ve kadına düşkünlüğü de solda sıfır kalır bu yaptıklarının yanında.

    bence bize okutulan atatürktür.
    bu filmdeki ancak mustafa olabilir.
    artık hangisi gerçek bilmiyorum.

  • hüseyin aşkın

    m.kemal atatürk gibi karga kovalamanız ilginç bir rastlantı olmuş.film ise tamamen bir hayal kırıklığı bence.daha seyretmedim ama yapılan yorumlardan anladığım kadarı ile ulusal bir kahramanın bu şekilde yanlız ve alkolik gibi tanıtılması onu karalamakdan başka bir şey değil.

  • Attila

    Picasso, objeleri oldukları gibi değil olmasını istediği gibi boyadığını söylüyor. Acaba Atatürk’ün ilk aklına gelen satırlar mı Picasso tarzı yoksa “üzerini çizip yeniden yazdığı” kısımlar mı?

Yorum yapın

YORUMU GÖNDER